Anne Belma Akar, o gece yaşananları anlattı
Yaşanan felaketin ardından olay yerine gelen Belma Akar, o gece yaşananları anlattı. Kızının isteği üzerine Porsuk Çayı kenarına vakit geçirmeye geldiklerini belirten Akar, “O gün çocuklarımla buraya oturmaya geldik. Kübra istedi ama ben pek istemedim sanki içime doğmuşçasına. Sonra geldiğimizde Kübra ‘çekirdek almak istiyorum’ dedi. Para verdim, bayiye gitti. Sonra şuradan köpeğimiz ve kardeşiyle beraber gülerek geliyorlardı. Onları bir an öyle gördüm, o an ben telefonda müzik falan dinliyordum, onları görünce başımı eğdim tekrardan. Sonra Muhammet’in bir anda sudan ‘anne’ diye seslendiğini duydum. Yanına gittim, hemen Muhammet’i sudan çıkarttım ve silkeledim. ‘Ablan nerede’ dedim, ‘Ablam suya düştü’ dedi. Suya baktım, hiçbir şey görünmüyordu, ondan sonra bağırmaya başladım. Etrafa insanlar gelmeye başladı. ‘Bırakın beni ben suya gireceğim’ dedim ama kimse bırakmadı tabii ki” şeklinde konuştu.
“En büyük hata Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne aittir”
Porsuk Çayı’nda boğularak hayatını kaybeden her yaştan insan olduğunu dile getiren Belma Akar, su kenarındaki önlemlerin arttırılmaması durumunda başka hayatların da yitirileceğini söyledi. Yetkililerin bu konuda hatalı olduğunu, belediyenin önlemleri arttırması gerektiğini ifade eden Akar, şunları anlattı;
“Kızım on altı yaşındaydı. Burada çocuklar şakalaşabilir, oynaşabilir, dediğim gibi insanlar kavga edebilir. Tam şurada bir güvenlik önlemi, şuradaki demirler gibi bir demir olsaydı, ablasını ittiği zaman, çocuk içeri düşebilirdi ama gördüğünüz gibi hiçbir şekilde güvenlik yok. Kızımın öldüğü yer tam şurası. Ben Muhammet’i şuradan çıkarttım, Kübra da altındaymış. Herhangi bir tedbir yok gördüğünüz gibi hiçbir şey yok. Bir de bakın bu önemli bir şey, buraya üç katlı merdiven koymuşlar suya inilmesi için. Bunun sebebi nedir sizce? Neden? Yani bence yasalarda çok büyük boşluk var. Buradaki demirler hiçbir şey ifade etmiyor. Merdivenler olduğu sürece burada herhangi bir koruma olmadığı sürece hiçbir şey ifade etmiyor. Halka herhangi bir uyarı yok. İki üç tane tabela var ama tabelaların kimisi boş, kimisi de karalanıp, çizilmiş. Zaten buraya merdiven koymuşlar yani buraya inilebilir. Biz de gençliğimizde her zaman oturuyorduk ama başımıza gelmeyince anlamıyoruz. Ben ilk defa bir can veriyorum ama bu belediye defalarca can vermiş. Eskişehir’in tam ortasında nehir geçiyor, şu pisliği bataklığı görüyorsunuz. Bunun altı bataklık, boyun 190 santimetre de olsa bir şey ifade etmez çünkü altı balçık olduğu için takılıyor. Yaklaşık 2 ay önce Fatih Er diye bir genç ölmüş, şu anda kızımla yan yana yatıyorlar. Mesela o çocuk yüzmeyi biliyor, ama boğuldu. Suyun derinliği 3 metre, normalde bir havuzun boyu bile 160 santimetreyi geçmemesi lazım. Burası bir katil halkı suçlamak yersiz, ölenlerin hepsi aynı yaşta değil, her yaştan insan var genç ve yaşlı olarak. Bu su buradan geçtiği sürece, temizlenmediği ve önlem alınmadığı sürece, insanlar öldü, ölmeye de devam edilecek. Şehrimizin ortasından bir pislik geçiyor. Böyle bir insan canı alan katil geçiyor. Tamam, biz halk olarak belki düşünemeyebiliriz çünkü bize bu yolu vermişler. Bizde de hata olabilir ama burada en büyük hata Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’ne aittir."