Dr. Musa Boztepe’den bel fıtığı ile ilgili önemli bilgiler

inegolonline.com'a Google'da abone olun Google News
Dr. Musa Boztepe’den bel fıtığı ile ilgili önemli bilgiler
07 Mar 2018 / Çar 11:35
/ 290 Kez Okundu
| |

Beyin ve Sinir Cerrahisi Op

Beyin ve Sinir Cerrahisi Op. Dr. Musa Boztepe, günümüzün en büyük sağlık sorunlarından olan bel ağrılarının hafife alınmaması gerektiğini söyledi.
Hospitalpark Darıca Hastanesi Beyin ve Sinir Cerrahisi Op. Dr. Musa Boztepe, en büyük sağlık sorunlarından olan bel ağrılarının sadece yüzde 5’inin bel fıtığı olduğunu belirtti. Bel ağrısının yaşam boyunca görülme sıklığının yüzde 62 ila 90 arasında değiştiğini ifade eden Boztepe, bel ağrılarının, baş ağrısından sonra insanları tıbbi tedavi aramaya zorlayan en önemli ikinci sıklıkta görülen ağrı şekli olduğunu söyledi. Boztepe, "Bel ağrısının yaşam boyunca görülme sıklığı yüzde 62-90 arasında değişir ve yıllık görülme sıklığı yüzde 6’dır. Erişkinlerin yüzde 80’i hayatlarında en az bir kez şiddetli bel ağrısı atağı geçirirler. Bel ağrılarının çoğu genellikle herhangi bir tıbbi tedavi gerektirmeden veya çok az bir tıbbi tedavi ile iy ileşirler. Bel ağrılarının yalnızca yüzde 5’i bel fıtığına bağlıdır. Akut bel ağrılarının ancak yüzde 1-2’si bel fıtığını gösterir" dedi.
Bel fıtığının ne olduğundan ve ağrı içerisinde kıvranan hastaların mümkün oldukça hareketsiz şekilde kalmak istediklerinden söz eden Boztepe, akut bel ağrısına neden olan faktörleri de sıralayarak, "Bel fıtığı; bel bölgesinde bulunan 5 adet omur arasındaki disk yapısının bütünlüğünün bozulması sonucu yüzeyindeki zarın yırtılmasıyla yerinden çıkarak omiriliği veya omurilikten çıkan sinirleri sıkıştırmasıdır. Ağrı içinde kıvranan hastalar özellikle karın içi damarsal patoloj iler açısından araştırılmalıdır. Bu hastalar mümkün olduğu kadar hareketsiz kalmak isterler. Akut bel ağrısına neden olan faktörlere baktığımız zaman istirahatte azalmayan ağrılar başta olmak üzere, omurilik apsesi, omurilik içine kanama, tümörler, ortadan basan bel fıtıkları. Hastalıklara bağlı omurlarda gelişen kırıklar (Kemik erimeleri ve kanserler). Travmalar, bel kaymaları, Spinal kanal darlığı, Lateral reses sendromu ve psikolojik bel ağrıları" diye konuştu.

"Bel fıtığının nedenleri ve görülme sıklığı"
Bel fıtığının görülme sıklıkları ve nedenlerinden bahseden Op. Dr. Musa Boztepe, "Günümüzün en büyük sağlık sorunlarından olan bel ağrılarının sadece yüzde 5’i bel fıtığıdır. Geriye kalan bel ağrılarının büyük bir çoğunluğunu oluşturan nedenler omurganın denge bozuklukları, bel kaymaları, kas spazmları, romatolojik hastalıklar ve kireçlenmelerdir. Bel fıtığı hastaların yüzde 66’sı 30-50 yaş arasındadır. Geri kalan yüzde 11’i 30 yaşından küçüktür. Yüzde 23’ü ise 50 yaş üzeridir. L4-5 ve L5-S1 arasında oluşan bel fıtığı oranı yüzde 80-90’dır. Bel fıtığının en önemli nedeni disk içi basıncın kontrolsüz bir şekilde artmasıdır. Genellikle disk içi basınç yatarken 25, yürürken ve ayakta 100, otururken yaklaşık 150 kat artıyor. Eğer oturup sağa sola eğilirseniz 250 -300’lere varıyor. Bel fıtığının nedenlerini ise; travma, kontrolsüz ağır yük kaldırmak, öne ve arkaya ileri derecede eğilmek, ani ve kontrolsüz bel hareketleri, sürekli oturan ve masa başında çalışanlar, uzun süre araba kullananlar ve genetik yapı şeklinde sıralayabiliriz" şeklinde konuştu.

"Bulgular ve tedavi yöntemi"
Boztepe, "Bacağa yayılan ağrı nedeniyle Beyin Cerrahi polikliniklerine başvuran hastaların yüzde 28’inde kuvvet kaybı görülmektedir. Hastanın şikayetleri genellikle sağ tarafta yüzde 40, sol tarafta yüzde 47, her iki tarafta ise yüzde 13’ tür. Bel fıtığının bulguları; özellikle bacağa vuran ağrı, ayakta durmak, öksürmek ve ıkınmakla artar. Hangi sinir bası altında ise o sinirin dağılma bölgesinde uyuşma olur. Ayakta ve bacakta güç kaybı görülür. Refleks kaybı, idrar ve büyük tuvaletini tutamama ile cinsel güç kaybı da fıtığın bulguları arasında yer alıyor. Bel fıtığında teşhis konumunda ise, şikayet ve muayene bulguları başta gelmek üzere radyolojik tetkikler ve gerektiği durumlarda EMG tetkiki yapılabiliyor. Tedavi yöntemlerinde ise, Konservatif Tedavi adı altında; yatak istirahati, analjezik, egzersiz, kısa süreli korse, ağır kaldırmaktan ve zorlanmaktan kaçınmak, ısı ve masaj uygulaması, traksiyon (gerdirme) yöntemleri ile Cerrahi Tedavi de ise klasik disk cerrahisi ve mikrodiskektomi yöntemi kullanılıyor" ifadelerini kullandı.

"Her bel fıtığı hastası ameliyat edilmez"
Bel fıtığında hangi hastaların ameliyat ed ileb ileceği konusundan söz eden Boztepe, ameliyat sonrası yapılması gerekenleri de söyleyerek, "Her bel fıtığı olan hasta ameliyat edilmez. Bel fıtıklı hastaların ancak yüzde 5-10’u ameliyat edilir. Bel fıtığı ameliyatından sonra yapılması gerekenlerde var. Ameliyattan 5-6 saat sonra ağızdan beslenilir, ameliyattan sonraki ilk 7 gün mutlaka yatak istirahati, sonraki 7 günlük yaşama alışma dönemidir. Hastalar kişisel farklılıkla birlikte 15 gün ile 30 gün içerisinde iy ileşirler. Bel ve karın kaslarının egzersizleri için 45 günün dolmasında yarar vardır. Ameliyat sonrasında tekrarlama oranı yüzde 10’dur. Ameliyatta, genellikle sinire basan diskin parçası çıkarıldıktan sonra, geri kalan diskin yaklaşık yüzde 20-30’nun çıkarılması amaçlanır. Burada amaç tekrarlama oranını en aza indirmektir. İki omurun birbirine sürtünmesini engellemek için diskin tamamı çıkarılmaz" dedi.

"Bel fıtığında başarı oranı"
Bel fıtığı ameliyatlarında ki başarı oranlarının doğru tanı ve doğru cerrahi ile yüzde 95 olduğunu ifade eden Beyin ve Sinir Cerrahisi Op. Dr. Musa Boztepe, "Bel fıtıklarında başarı oranı doğru tanı ve doğru cerrahi ile yüzde 95’dir. Yüzde 5-6 oranında cerrahi komplikasyon riski vardır. Yüzde 1 olasılıkla enfeksiyon, sinirlerin zarar görmesi, kan toplanması, anesteziye bağlı komplikasyonlar oluşabiliyor. On binde 1 oranında ölümcül iç organ ya da ana damarların yaralanmasına bağlı aşırı kan kayıpları görülen komplikasyonlardır" diye konuştu.

"Gündelik yaşamımızda nelere dikkat etmeliyiz?"
Gündelik hayatta ağır şeyleri kaldırırken, iterken veya çekerken dikkatli bir şekilde hareket edilmesi gerektiğini söyleyen Boztepe, "Gündelik hayatta omurgamızı ve bedenimizi usulüne uygun olarak kullanmalıyız. Ağır şeyleri kaldırırken, iterken veya çekerken dikkatli bir şekilde hareket etmeliyiz. Uzun süre oturmamalıyız. Herhangi bir işi uzun süreli yapmak gerekiyorsa her 20-30 dakika aralarla kalkmak ve gerekirse masa etrafında iki tur atıp tekrar oturmak yararlı olacaktır. Omurga kaslarını güçlü ve üstüne binen yükü dengeli tutmak için karın, bel ve bacak kaslarını güçlendirmek gereklidir. Öksürmeden ve hapşırmadan önce karın kaslarını kasmak gerekir. Öne doğru eğilmek disk içi basıncı arttıracağından yerden bir cisim alırken veya bir yük kaldırırken dizleri kırarak yapmak daha doğru olacaktır" şeklinde konuştu.





Duyuru
İnegöl'ü Whatsapp'a getirdik WHATSAPP KANALINA ABONE OL
Reklam
Yorum yapan kullanıcılarımız Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul etmiş sayılır.