Gözler de sarı nokta problemine dikkat

inegolonline.com'a Google'da abone olun Google News
Gözler de sarı nokta problemine dikkat
13 Ara 2017 / Çar 11:42
/ 56 Kez Okundu
| |

Göz Hastalıkları Uzmanı Op

Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Şeyda Atabay, gözler de sarı nokta problemine dikkat edilmesi gerektiğini söyledi.
Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Şeyda Atabay, “Halk arasında ’Sarı Nokta Hastalığı’ olarak bilinen bu hastalık görme merkezi olarak ifa de edilen makula bölgesin deki patolojileri ifa de etmektedir. Bu bölge renkli görmemizi ve görme keskinliğimizin yüz de 90’ı gibi büyük bir bölümünü sağlayan en önemli retina bölümüdür. Makula Hastalıkları için de en sık rastlanan hastalık yaşam süresinin uzamasına bağlı olarak sıklığı gittikçe artan ’Yaşa Bağlı Makula’ hastalıkları yani Yaşa Bağlı Sarı Nokta Hastalığıdır” dedi.
Hastalığın ortaya çıkışında en önemli patolojinin retina tabakalarında yaşlanmanın olması olduğunu kay de den Op.Dr. Atabay, “Retinanın bu fonksiyonlarındaki azalma sonucu, görme işlevi esnasında ortaya çıkan metabolik artıkların atılarak, retinanın altındaki damar tabakası tarafından uzaklaştırılması işlemi zamanla bozulacağından retina altında gittikçe artan birikintiler meydana gelir. Bu birikintilerin oluşturduğu tablo sonucu retina altında meydana gelen anormal damar yapılı oluşumlar ve kanamalar sonucu ortaya çıkan görme kayıpları en belirgin özellikleridir. Hasta başlangıçta okuma güçlüğü, kırık, çarpık, dalgalı görme, renkli görme de bozukluk gibi şikayetlerle hekime müracaat e der. İleri safhalarda ise baktığı yeri göremediğini ancak baktığı yerin etrafını görebildiğini ifa de e der” ifa delerini kullandı.
Sarı nokta hastalığının, yaşa bağlı olarak genetik ve çevresel faktörlerin rol oynadığı bir süreç sonrasında geliştiğini ifa de e den Op.Dr. Atabay, “Yaşa bağlı makula dejenerasyonu (Sarı nokta hastalığı) erken ve geç evre olarak iki aşamaya sahiptir; Erken evre de makula da, pigmenter değişiklikler ve retina altı dokularda biriken "drusen" adı verilen lipid (yağ) içerikli birikimler vardır, görme keskinliği normaldir. Geç evre, yaş - eksüdatif - tip veya kuru - atrofik - tip olarak ikiye ayrılır, bu evre de görme kaybı vardır. Hastaların yaklaşık yüz de 80’in de halka arasında kuru tip olarak bilinen atrofik tip bulunsa da, görme kaybından yüz de 80-90 oranında eksüdatif tip yani yaş tip sorumludur. Atrofik tipte görme kaybı yıllar içerisin de gelişir. Atrofik tipte, bulguların başlangıcından yaklaşık 10 yıl sonra görme yüz de 0,1 seviyesine iner. Eksüdatif tipte ise görme kaybı daha ani olur. Görme kaybı ortalama olarak 75 yaşında ortaya çıkmaktadır. Elli yaşından sonra görülme sıklığında doğrusal bir artış olur. Geç tip Sarı nokta hastalığı (görme ha sarı var), 50 yaşının üzerin dekilerin yüz de 2’sin de, 65 yaşın üzerin dekilerin yüz de 0,7-1,4’ün de ve 85 yaşından sonra yüz de 11-19 oranında görülür” diye konuştu.
Göz Hastalıkları Uzmanı Op.Dr. Şeyda Atabay hastalığın bulgularını şöyle sıraladı:
“Keskin görme de bozukluk, bulanık-puslu görme. Görüntülerin ortası bulanık, ancak kenarları normal görünür. Elektrik direkleri, kapı-pencere kenarları, yazıların satırları gibi düz çizgilerin dalgalı görünmesi. Görme alanın ortasında karanlık ya da boş bir alanın belirmesi.”
Tedavi edilmezse ileri seviye de görme kayıpları meydana geleceğini vurgulayan Op.Dr. Atabay, “Ön de gelen körlük sebeplerin dendir. Ancak görmeyi artıracak bir tedavi yoktur. Azalmış olan görmeyi o seviye de muhafaza etmeye yönelik çalışmalar yapılmaktadır. Risk faktörleri: Hastalığı arttıran risk faktörleri incelendiğin de tartışılmayan ve etkinliği kesin olan en önemli risk faktörü yaştır. Hastalık yaş ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Yaş faktörüne ilave olarak risk faktörleri sıralandığında özellikle güneş ışığının fototoksik etkisi ne deniyle güneş ışınına fazla maruz kalan meslekler de çalışanlarda ve kadınlarda daha sık görülür. Ayrıca kişi de hipertansiyon bulunması, kan yağlarının yüksek olması ve ailevi hikayesinin olması önemli faktörlerdir. Öte yandan göz ve göze ait bazı faktörler de bu hastalığa ait riskler taşımaktadır. Özellikle açık renkli gözler, hipermetroplar ve katarakt ameliyatlı şahıslar öncelikli risk grubuna girerler. Ağır sigara içiciler önemli bir risk gurubu oluştururlar. Sigara, serum antioksidan seviyesini düşürür ve kan akımını bozar. Yine bu mekanizma ile vitamin A - C den zengin beslenme alışkanlığı olan ve çeşitli ne denlerle antioksidan (çinko, magnezyum, selenyum) kullanan şahıslarda sarı nokta hastalığı riski azalır. Güneşe maruziyet ise hastalığın riskini artırmaktadır. Hastalığın görülme sıklığı yaşın ilerlemesi ile birlikte artmaktadır. 70-74 yaşları arasında görülme sıklığı yüz de 25 iken 90 yaşın üzerin de yüz de 100’e yakın oranda görülür. Hastalık, 65 yaş üzeri şahısların yüz de 2’sine yakın bir bölümün de görmeyi yüz de 10 ve daha altına indiren önemli bir faktördür” açıklamalarında bulundu.
Op.Dr. Atabay, tedavi hakkında şu bilgileri verdi:
“Kuru tip: Herhangi bir tedavi yöntemi yoktur. Çeşitli vitamin ve element takviyelerinin ve bazı antioksidan özelliğe sahip olan ilaçların hastalığın gidişini yavaşlatabildiği söylenmektedir. Beslenme ve çevresel koşullarda geliştirmeler önerilir. Yaş tip: Anormal olarak gelişme gösteren ve makulaya yarar yerine zarar veren damarların çok erken dönem de lazerle yakılarak geriletilmesi mümkündür. Son yıllarda, tam sarı nokta altında gelişen yeni damarların geriletilmesi için bazı yeni tedavi yöntemleri geliştirilmektedir. Örneğin, fotodinamik tedavi de vücuda, damardan ışığa duyarlı ilaçlar verilir. Bu ilaçlar lazer ışığını normal insan dokularından daha kolay emer, retina altındaki patolojik damarlar bu fotosensitif ilaçları çevre dokulardan daha yüksek oranda içermektedir buna bağlı olarak, uygulanan lazer ışığı seçici olarak bu patolojik dokuyu etkiler. Bu tedaviye "fotodinamik lazer tedavisi" adı verilir.
Bu hastalıkta damarların oluşumunda yer alan bazı biyolojik aktif mad delere karşı geliştirilen ilaçlar da son yıllarda bu tedavi de ilk sırayı almaktadır. Göz içine iğne tedavisin de bir çeşit protein (anti-VEGF antikoru) kullanılır. 75 - 85 yaş arası her üç kişi den birin de görülen sarı nokta hastalığının yaş tipinin tedavisin de göz içine iğneli enjekte yöntemi ile uygulanan, anti-VEGF ilaçları FDA tarafından onaylıdır. Tedavi süresince kullanılan anti-VEGF ilacı, göz arkasındaki göz hücreleri tarafından hastalık durumunda salgılanan ve yeni damar oluşturan proteini engelleyerek görme kaybını önler. 4 - 6 hafta aralıklarla göz içine enjekte edilen ilaç, sarı noktadaki yeni damar gelişimini durdurmakta ve hastanın şikayetlerini büyük ölçü de azaltmaktadır. Enjeksiyon en az 3 kez uygulanır; ancak daha fazla uygulanan hastalar da vardır. Enjeksiyon aralıkları hastanın tedaviye verdiği cevaba göre 4 - 6 hafta arasında değişmektedir. Sarı nokta tedavi edilmez ise görme %95 oranında azalır ve sonunda ileri bir görme kaybı gelişir.”


Duyuru
İnegöl'ü Whatsapp'a getirdik WHATSAPP KANALINA ABONE OL
Reklam
Yorum yapan kullanıcılarımız Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul etmiş sayılır.