Türk Ocakları Balıkesir Şubesi tarafından düzenlenen Prof
Türk Ocakları Balıkesir Şubesi tarafından düzenlenen Prof. Dr. Ayşe Filiz Yavuz’un konuşmacı olarak katıldığı ‘Menopoz öncesi ve sonrası Kadın Sağlığı’ konulu konferans Salih Tozan Kültür Merkezinde gerçekleştirildi. Katılımcılar menopoz hakkında bilg iler veren Prof.Dr Yavuz eşleri menopoza giren erkeklere de tavsiyelerde bulundu.
Türk Ocakları Balıkesir Şubesi tarafından düzenlenen ‘Menopoz öncesi ve sonrası Kadın Sağlığı’ konulu konferans öncesi açıklama yapan Türk Ocakları Genel Başkan yardımcısı Prof. Dr. Ayşe Filiz Yavuz menopozun bir hastalık olmadığına dikkat çekerek “Aslında menopozun öncesindeki ve sonrasında ki dönemi geniş bir perspektif içinde değerlendirerek kadın sağlığındaki yerini konuşacağız. Menopozu bir hastalık olarak almak değil, bunu fizyolojik olarak hayatın bir dönemi olarak algılamak lazım. Bu dönemde hastalıkların biraz daha fazlalaştığı ve bunun menopoza bağlı olduğu söylenmekle beraber aslında bunun sadece menapoza bağlantılı olduğunu değil, menopozun ortaya çıktığı yaş döneminde diğer hastalıkların da görülmesiyle beraber ortak bir dönemin içinden geçtiklerinden dolayı bu dönemin önem arz ettiğini belirtmek isterim. Menopoz bizim için önemlimidir? Aslında biz kültürel olarak batıdan biraz daha farklıyız. Hastalıkları değerlendirirken aslında kiş ilerin veya toplumların özelliklerine, alışkanlıklarına kültürlerine veya genetik özelliklerine göre değerlendirmek çok daha makul olur" şeklinde konuştu.
Menopozu bir bakış açısı içinde değerlendirildiğinde çok daha iyi anlaşılacağını belirten Prof. Dr. Ayşe Filiz Yavuz “Geçmiş dönemlerde menopozla ilgili bir problem yoktu. Kadın ve insan ömrü küçüktü azdı. Ben b ile okullarda kadın ömrünün 50 yaş civarında olduğuyla ilgili okumuştuk. Ama şimdi dünyada kadın yaşının 80’lere, erkek yaşının 70-75’e ulaştığını biliyoruz. Geçmiş dönemde 40’larda 50’lerde biten bir ömürde menopozu yaşamak zaten söz konusu değildi. O yüzden kadın menopozuyla ilgili bilg iler eski çağdan itibaren kadınların hayatında veya tıpta çok yer almadı. Ama günümüzde artık önemli bir yer tutmaya başladı. Bununda gerekçesi ömür uzadığı için. Baktığınız zaman bir kadının ömründe hayatının neredeyse üçte birinin menopoz dönemini geçtiğini görüyoruz. Menopozdan sonraki klimakterik dediğimiz bu dönemlerde kadın sağlığını nasıl irdelemeliyiz ? Nasıl değerlendirmeliyiz? Bunun üzerine çalışmalar devam ediyor. Kültürümüzle ilgili değerlendirmeden bahsetmiştik aslında bu çok önemli Türk kültüründe menopoza girmiş olan kadın artık doğurganlığı bittiği için hayatın bundan sonra bilgelik dönemini yaşamaya başlar. Çocuk doğurmaktan değil hayatta elde ettiği tecrübelerden faydalanarak bunları gençlere aktarma dönemine gider. Bu kültürde kadının bulunduğu yerde ki öneminide arttırır. Bu yüzden Türk kültüründe menopoza girmiş kadınların evde baş tacı edildiğini, bir köşede oturduğunu ona danışıldığını, devlet işlerinin b ile ondan fikir alınarak danışılarak yapıldığını görüyoruz. Bu yüzden Kazak kültüründe ki menopozda ki kadın başlıkları çok daha heybetli geniş bir gösteriş içindeyken gençlere baktığınız zaman onların ki daha zarif, ince daha süse yöneliktir. Bu da menopozda ki kadının aslında bilgelikle ilgili yoğrulmuşluğu gösteren iyi bir göstergedir. Ama batıya gittiğiniz zaman menopoz kadın için son derece kötü algılanmıştır bunu özellikle vurgulamak istiyorum. Batıda menopoz bir kadın için cehennem ızdırap dolu dönem olarak geçer. Çünkü kadın doğurganlığını bitirdikten sonra, cinselliğini kaybettikten sonra veya böyle algılandığı için, yaşlandığı üretkenlğini ortadan kaldırdığı için kadının bütün değeri biter ve kenara atılır. Erkekler kadına önem vermezler ve bu yüzden Fransızlarda bir ata sözü vardır ‘Menopoz kadının cehennemidir’derler. Bizde bunun tam tersine gerçek olanda aslında kadının yaşlandıkça edindiği tecrübelerden bilge olduğudur”şeklinde konuştu.
