SETBİR Başkanı Coşkun: “Sokak sütü satanlar bu alanda geçimini sağlıyor diye insan sağlığıyla oynayamayız”

inegolonline.com'a Google'da abone olun Google News
#Ekonomi | İHA
12 May 2022 / Per 12:30
/ 54 Kez Okundu
| |

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı İsa Coşkun, Avrupa süt sanayisinde üretilen sütlerin yüzde 95’inin hijyenik ve ambalajlı halde tüketiciyle ulaştırıldığını belirterek, “buçuk lira çiğ süt sokakta satılıyor. Vatandaş da fiyat uygun diye alıyor. Peki bu süt ne derece hijyenik? İnsanlar bu alanda geçimini sağlıyor diye insan sağlığıyla oynayamayız ki” dedi.

Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı İsa Coşkun, İHA muhabirine yaptığı yaptığı değerlendirmede, Türkiye’nin süt ve süt ürünlerinin geliştirilmesi için önemli bir yol kat etmesine karşın daha kat edilecek çok mesafenin olduğunu dile getirdi. 2021 yılında, sütte 500 milyon dolara yakın ihracatın olduğunu bilgisini veren Coşkun, süt ve süt ürünlerinde kalitenin çok önemli olduğunu ifade etti. Coşkun, Türkiye’nin tarımsal üretimde rakamsal değer olarak 10. sıralarda yer almasına karşın verimlilikte Avrupa ülkelerinin yakalanamadığını bu yüzden de verimliliğin önemli bir yer tuttuğuna vurgu yaptı. Coşkun aynı zamanda süt ve süt ürünlerinin ihracatında Avrupa Birliği standartlarının da önemli olduğunu, bu standartların yakalanması ile ihracatın daha kolay yapılabileceğini söyledi.
Coşkun, açık süt ürünlerinin sokakta satılan sütlerin mikrobiyolojik özelliğinin ne olduğunun bilinmediğini, içindeki alfa toksin ve antibiyotik durumlarının ne olduğunu, hangi hayvanın sütü olduğunun bilinmediğini, hayvanın hangi yemleri yediğinin bilinmediğine vurgu yaparak, bu alanda geçimini sağlayan insanlar var olmasından dolayı insanların sağlığıyla oynanmasına devam edilemeyeceğini savundu.
“Biz tarımsal üretimde aslında üretim değeri olarak Türkiye 10. sırada rakamsal değer olarak. Fakat verimlilikte aynı noktaları yakalayamıyoruz”
SETBİR Başkanı Coşkun, Türkiye’nin sütte kat ettiği yolun önemli olduğunu belirterek, “Ama daha kat edeceğimiz çok mesafe var. Hemen bir örnekle başlayayım. İhracatta yani küresel ortamda sütte nerede olduğunuz önemli. Rekabet açısından bu çok önemli. Yani büyük oyuncu olabilmek bunu gerektiriyor. 2021 yılında 500 milyon dolara yakın bir ihracat kalemi var süt ve süt ürünlerinde. Bu tabii ki önemli bir rakam aslında ama diğer ülkelere baktığımızda o ülkelerdeki rakamlar çok daha yukarıda. Hollanda 7 milyar avronun üzerinde. Fransa’yı saymaya gerek yok zaten. Amerika Birleşik Devletleri, Yeni Zelanda, Avustralya gibi ülkeler çok farklı noktalar. Dolayısıyla bizim sadece içeride sadece tüketicilerin ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik değil, küresel ölçekte ve kaliteyi de artırarak üretim yapmak hem verimlilik açısından önemli bir nokta olacak. Bu ister istemez maliyetleri de orta ve uzun vadede azaltacak. Çünkü biz tarımsal üretimde aslında üretim değeri olarak Türkiye 10. sırada rakamsal değer olarak. Fakat verimlilikte aynı noktaları yakalayamıyoruz. Çünkü verimlilik son derece önemli. Süt ve süt ürünlerinde kalite son derece önemli. Gıda güvenliği son derece önemli. Demek ki bu alanlarda şimdiye kadar yapılanlar çok önemli. Önemli şeyler yapıldı, itibarlı markalarımız var. Bu markalar kolay oluşmadı. Standart dediğimiz zaman ise Avrupa Birliği standartları geçerli. Bu standartlarda ürettiğimiz zaman dünyanın her yerine ihracatı çok kolaylıkla yapabilirsiniz” diye konuştu.
“Biz bazen şöyle eleştiriler alıyoruz: ‘Biz neden buğday ithal ediyoruz?’ İthal edeceğiz tabii ki”
Hollanda’nın yüzölçümü bakımından Türkiye’den daha küçük olmasına karşın süt ve süt ürünlerinde 7 milyar avroluk ihracata sahip olması bağlamında konuşan Coşkun, “Biz hiçbir zaman kendimizi küçümsemeyelim ama ben hep onu söylüyorum. Burada olay şu: Biz iyi uygulama örneklerine bakarak ama kendi şartlarımızı da göz önünde bulundurmalıyız. Bizde inanılmaz bir dinamizm var. Rekabette kendi bildiğiniz gibi olamazsınız. Küresellik öyle bir şey. Biz bazen şöyle eleştiriler alıyoruz: ‘Biz neden buğday ithal ediyoruz?’ İthal edeceğiz tabii ki. Buğdayı ithal edip makarna ve un olarak ihraç ediyorsanız yapacaksınız bunu tabii ki. ‘Biz kendimize yetmiyor ama ithal ediyoruz’ Hayır. Öyle bir durum gelir ki biz hammaddeyi ithal ederiz. Ona katma değer yapar ihraç ederiz. Hollanda o ihracat rakamına her şeyi kendi içinde ürettiğini ihraç ederek o rakamlara ulaşmıyor. Zeytinyağını ham halde alıyor. Onu çok güzel ambalajlarla dışarıya satıyor. Katma değerli ürün demek böyle bir şey demek. Çünkü siz ne kadar uğraşırsanız uğraşın, onun üstüne kattığınız değer ve onun pazarlama usulleri önemli. Bu şekilde biz kendimizi dünyadan soyutlayamayız” dedi.
“Su kıtlığının yaşandığı bir on yıl sonra gıda önemli bir kalem olacak”
“Biz tarım ülkesiyiz, büyük ülkeyiz” söylemlerini ele alan Coşkun, “Tamam ama biz Amerika’ya da bakacağız. Amerika dijital tarım diyor. Neden? Amerika bugün dijital tarım yöntemiyle bugün sizin hangi toprakta ne ürettiğinizi görebiliyor. Demek ki dijital tarım gibi alanlar önemli alanlar. Mesela vahşi sulamadan vazgeçmemiz gerekir. Su kıtlığının yaşandığı bir on yıl sonra gıda önemli bir kalem olacak. Aslında dünyada gıda, pandemiden sonra birinci sıraya oturdu. Ne kadar çok bu alanda bir şeyler yapabilirsek o kadar katkı yapmış oluruz. Hepimiz de mutlu oluruz. Dolayısıyla gıda üretimi konusunda ‘Ne olursa üretelim’ diyorlar. Yanlış. Sözleşmeli tarım diye bir kavram var. Yani üretici, ürününü ürettiği zaman eğer maliyetin üzerinde bir fiyatla satamıyorsa veya satamıyorsa o zaman bir anlamı yok ki. Demek ki üretimde ister istemez diğer ürünler gibi değil. Planlama şart. Hafıza bazlı planlama gibi. Şimdiye kadar birtakım mesafeler alındı ama bence daha hızlı hareket etmemiz gerekir diye düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“İnsanlar bu alanda geçimini sağlıyor diye insan sağlığıyla oynayamayız”
Avrupa süt sanayisinde üretilen sütlerin yüzde 95’inin hijyenik ve ambalajlı halde tüketiciyle ulaştırıldığı bilgisini veren Coşkun, şunları söyledi:
“Tüm çabamız bu noktayı yakalamak. Ambalaj olamayan, kontrolleri yeterince sağlanamayan ürünler var. Bu insan sağlığı açısından da önemli. Diğer alanlar gibi değil. Gıdanın her alanında böyle ama süt ve et gerçekten çok kolay bozulabilen ürünler. Tarım ve Orman Bakanlığının açıkladığı listeye bakalım. 50 sayfalık listede 10 sayfa süt ve süt ürünleri var. 10 sayfa et ürünleri var. Demek ki fiyatların arttığı dönemlerde bu çok önemli. Şunu diyemeyiz: ‘Türkiye’de bir realite var. Sokak sütü var’ Tabii ki kolay değil bazı şeyleri değiştirmek. 7 buçuk lira çiğ süt sokakta satılıyor. Vatandaş da fiyat uygun diye alıyor. Ben işin vergi kısmını geçtim. Onu geçelim. O apayrı bir konu. Peki bu süt ne derece hijyenik? Çünkü onun mikrobiyolojik özelliği nedir? İçindeki alfa toksin, antibiyotik durumları nedir? O hangi hayvanın sütüdür? O hayvan hangi yemleri yiyor? Bunları biliyor musunuz? İnsanlar, ‘Ben yan köyden gelen sütü alıyorum, yoğurt yapıyorum’ diyor. Bunlara kesin bir şekilde bir şey demek mümkün değil ama onun hikayesini biliyor musunuz? Hadi sizin elinizin altında bir hayvanınız vardır. Onu bildiğiniz yemlerle beslersiniz. Bildiğiniz şekilde veteriner kontrolü olur. Sütünü sağarsınız ve belirli usullerle yoğurt yaparsınız. Bu tabii ki doğal bir şey. Bunun yanı sıra siz hiç bilmediğiniz, süt soğutma tankları ile gelen sütler ne derece içilir? Dolayısıyla insanlar bu alanda geçimini sağlıyor diye insan sağlığıyla oynayamayız ki. Buna yönelik olarak burada çok mesafe alınması gerekiyor. Burada hızlı hareket etmek gerçekten zor Türkiye şartlarında. Gelişmiş ülkelerdeki birtakım şeyleri alacağız ama Türkiye’nin şartları bazen hızlı hareket etmeyi zorlaştırıyor. Zorluk burada. Onun için de bu tür projeler, bu tür çalışmalar bence çok değerli.”





Duyuru
İnegöl'ü Whatsapp'a getirdik WHATSAPP KANALINA ABONE OL
Reklam
Yasal Bilgilendirme
Yorum yapan kullanıcılarımız Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul etmiş sayılır.