Türk siyasi tarihine ’postmodern darbe’ olarak geçen 28 Şubat sürecinde tüm baskılara rağmen yaşamından ve inancından taviz vermediği için TSK’dan ihraç edilen Lojistik Astsubay Kıdemli Üst Çavuş Hakan Şimşek , 2011 yılındaki düzenlemeyle Antalya Valiliğinde araştırmacı olarak görev yapmaya başladı
Türk siyasi tarihine ’p ostm odern darbe’ olarak geçen 28 Şubat sürecinde tüm baskılara rağmen yaşamından ve inancından taviz vermediği için TSK’dan ihraç edilen L ojistik Astsubay Kıdemli Üst Çavuş Hakan Şimşek , 2011 yılındaki düzenlemeyle Antalya Valiliğinde araştırmacı olarak görev yapmaya başladı.
Türk siyasi tarihine ’p ostm odern darbe’ olarak geçen 28 Şubat sürecinde tüm baskılara rağmen yaşamından ve inancından taviz vermediği için TSK’dan ihraç edilen L ojistik Astsubay Kıdemli Üst Çavuş Hakan Şimşek , yaşadıkları z orlukları anlattı.
Antalya Valiliğinde araştırmacı olarak görev yapan ve 28 Şubat sürecinde TSK’den ihraç edilen L ojistik Astsubay Kıdemli Üst Çavuş Hakan Şimşek, yaşadıkları z orlukları anlattı.
Henüz 30 yaşındayken 1998’da Hasdal Kışlası’ndaki görevinden, Olağanüstü Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla ordudan ihraç edilen 4 ç ocuk babası Hakan Şimşek(50) 28 Şubat sürecinde çeşitli baskılara maruz kaldığını söyledi.
Türk Silahlı Kuvvetlerine(TSK) 14 yaşında girdiğini dile getiren Hakan Şimşek,4 yılı öğrencilik olmak üzere 15 yılını bu ulvi görevde geçirdiğini kaydetti.
28 Şubat sürecini 1990’lı yılların başından bu yana dünyada başlayan değişimin Türkiye yansıması olarak değerlendirdiğini ifade eden Şimşek, “ Ülkemizde 28 Şubat süreciyle t oplumun her kesiminde darbeci ve vesayetçi anlayış bir baskı ortamı oluşturdu ciddi şekilde. Kemalizm ve laiklik maskeleriyle inançlı kesime y oğun bir baskı oldu. Bunun en y oğun baskısını ise TSK’da görev yapan bizler olduk. 28 Şubat p ost m odern darbesinin karargahı denilebilecek n oktalarda görev yapan, tel örgü içinde kendi içimizde türlü sıkıntılar ve imtihanlara maruz kalan kesim olarak o dönemi ağır şekilde yaşadık, ağır bir travmaydı.1996 yılına gelene kadar bu baskı, emir k omutadaki k omutanların inisiyatifiyle sınırlıydı. Ama ardından kurumsal bir mücadeleye dönüştü. T oplumu bir arada tutan, s osy ol ojik birlik ve beraberliğimizi oluşturan tüm unsurlara savaş açıldı.”diye k onuştu.
"İbadet,başörtü, batı tarzı etkinliklere katılmadığın zaman fişleniy ordun"
Maruz kaldıkları baskılardan örnekler veren Hakan Şimşek, “ Bugün havsalamızın almayacağı, bireysel ibadetten tutunda, eşinizin başörtülü olması, içki içmemesi, bal o, batı tarzı bir takım s osyal faaliyetlere katılmaması gibi hususlar bile fişlemek için yeterli sayıldı. Kişisel yaşantısından d olayı bir ç ok kesimle birlikte TSK’da görev yapan subay, astsubayda fişlendi, baskıya maruz kaldı. Yargısız, s orgusuz, sadece ilk amirlere verilen talimatlarla belirlenmiş standartlar d oğrultusunda TSK’ dan ilişiği kesildi. TSK’ dan o dönemde ihraç edilen 2 bine yakın pers onelin hepsi malasef ordusuna, milletine, vatanına faydalı, askeri geleneklere bağlı, disiplinli başarılı bir ç ok kesim ihraç edildi.”
"Başörtülü eşimi ticari taksi ile gece arka k oltukta saklayarak l ojmana giriy ordum"
1996 yılına kadar görev yaptığı yerlerde hiçbir s orunlar karşılaşmadığını aktaran Şimşek , “ Hakkımda bir takım s oruşturmalar, fişlemeler yapıldığını biliy ordum ama bizim gizleyecek bir şeyimiz y oktu, kişisel yaşamımıza devam ettik.Ama 1997’den s onra kurumsal fişlemeler, ikna odasını, karargahlarda yaşıy orduk.Çeşitli s orgulamalara tabi tutuluy orduk. “Eşinin başı neden örtülü, açsan olmaz mı?”, “S osyal içkili faaliyetlere de neden katılmıy orsun?”Neden içki içmiy orsun, zararlı olduğu için mi y oksa, içkinin haram olduğuna mı inanıy orsun” alt seviyede spesifik s orulara kadar iniliy ordu. En travmatik yaşadığım hadise ise oturduğum l ojmanlara eşimin başörtülü olarak girememesiydi. “Kapıda eşinizin bu kılıkla içeri girmesi yasak” deniliy ordu. Neden yasak diye s orduğumuzda, “Emir bu şekilde” deniliy ordu. Kendi l ojmanımıza taksi tutarak, havanın kararmasını bekleyerek,eşimizi arka k oltukta gizleyerek, l ojmanımıza girmeye çalışıy orduk. Eşlerimiz artık l ojmandan dışarı çıkmak istemiy ordu. Çıkarlarsa fişlenip bizlerin işinden olacağını düşünüy orlardı. O k orkuyu eşime hiç yaşatmadım. Saklayacak bir şeyimiz y oktu.”ifadelerine yer verdi.
"Eşimin başörtüsünü çıkarması isteniy ordu"
Vatan ve milletin aleyhinde hiçbir çalışmada bulunmadıklarını ve sadece inançlarını yaşadıklarını kaydeden Hakan Şimşek, " Eşime şunu söylemiştim, “ Sen benim inancımın sancağısın, sen benim yanımda olacaksın, atılacaksa takdiri ilahi” demiştim. Yaşantımıza devam ediy orduk.1998 Haziran ayında akşamleyin l ojmana girerken önümüz kesildi. “Giremezsiniz” denildi, bende ciddi bir tepkiyle kimliğimi nöbet kulübesine bırakarak, “ Burası benim, burada yaşıy orum, ailemi de bu şekilde taciz edemezsiniz” deyip girdim. Gıyabımda işlemler yapılmaya başlandı, 1 ay geçmeden de TSK’dan ihraç edildim. Bilgi edinme yasası çerçevesinde aldığım verilerde bu maddeler yazıy ordu. Eşinin başının örtülü olmasında direndiği,l ojmana girilmesine yasak olduğu halde direnç gösterdiği, karşı k oyduğu,disiplinsiz davranışlarda bulunduğum şeklindeki gerekçelerle ordudan atıldık.”dedi.
"Atılsakta ordumuza kin duymadık, itibarını zedelemedik"
Atılmadan 2 sene önce terörle mücadele bölgesinde görev yaptığını hatırlatan Şimşek, “ Vurulsaydım ordudan şehitlik payesiyle ayrılacaktım. Fakat iki sene s onra s on görev yaptığım yerde takdir aldığım günün ardından bir hafta s onra TSK’ dan disiplinsizlik gerekçesiyle ihraç edildim. Geçen sürede 1998’de bunu kendi çapımızda bunu sinei millete dönüş olarak görüy oruz. Hak mücadelemize başladık. Adaleti Savunanlar Derneği bünyesinde hak mücadelemizi sürdürdü.2011 yılına kadar gelen süreçte ve en önemlisi 2002 yılında başlayan Türkiye’deki o büyük değişimin tetiklenmesinde sivil direnişin, dem okratik direnişinde mayası olmaya çalıştık. TSK’nın manevi şahsiyetine asla kin duymadık, TSK’ asla onun itibarını zedeleyecek hiçbir davranışta bulunmadık. TSK’nın darbeci, vesayetçi değil halkıyla birlikte memleketi için çalışan bir kurum olması yönünde hep çalıştık. “dedi.
"BÇG ve FETÇ aynı rahimde büyümüş ikiz kardeş"
2002’yle başlayan sürecin bir s onucu olarak 2011 yılında YAŞ kararlarının yargıya açılmasıyla, d osyaların incelenerek, sivil kurumlarda araştırmacı kadr osuyla görev yapma imkanı verildiğini belirten Şimşek,“Bir resmi kurumda araştırmacı olarak devletime hizmet ediy orum.Darbeleri sadece mağduriyetler çerçevesinde değil ülkemize verdiği zararlar çerçevesinde de değerlendirilmesi gerekir. Bizim darbeyi getiren nedenleri ç ok iyi irdelememiz gerekir. TSK’da bu fişlemeyi yapan Batı Çalışma Grubu(BÇG) o gün, TSK’da FETÖ yapılanmasına zemin hazırlamıştır. FETÖ o dönemde, bu baskılar karşısında gizleyerek, başını aç denilmiştir açmıştır,içkide içmiştir, yaşantısının tamamını yer altına indirmiştir. Bunun bir s onucu da olacak 15 Temmuz’da TSK’da bir yapılanmanın nasıl oluştuğuna şahit olduk. BÇG ve FETÖ bana göre aynı ananın rahminde büyümüş ikiz kardeştir. Ve 15 Temmuz, y olunun taşları 28 Şubat sürecinde döşenmişti. 28 Şubat sürecinde 2 bine yakın, bayrağına, milletine, ordusuna, inancına bağlı vatan evladı atılmasaydı, 15 Temmuz’u ülkemize yaşatamazlardı.”dedi.
"Halka kurşun sıkacak k omuta kademelerini oluşturdular"
Şimşek k onuşmasını şöyle sürdürdü: “ Çünkü biz görünürde namaz kıldığımız için, eşimiz başörtülü olduğu için ordudan ihraç edildik, görünür sebep buydu. Aslında bir gün bu halka kurşun sıkacaksınız dedikleri zaman, kurşun sıkmayacağımızı bildikleri için bizi attılar. Biz TSK’dan inancımızdan d olayı, netliğimizden d olayı, her şeyimizle net ve açık, liyakatli olarak vazifemize sahip çıktığımızdan, milletimize ve vatanımıza bağlı olduğumuz için atıldık. Onlara lazım olan, o dönemin darbeci vesayetçi BÇG ve FETÖ’nün uşaklarının amacı bir gün halka kurşun sıktırabilecekleri k omuta kademelerini oluşturmaktı. Ve bunu başardılar. 28 Şubat sürecinde biz derdimizi kimseye anlatamadık. Herkes, ‘Namaz kıldınız, şu kitabı okudunuz’ deyip kılıfına uydurup atıldınız dediler. Bunu yıllarca anlatmakta z orlandık."
"2019’dan s onra darbeci ve vesayetçi anlayışın cesareti kalmayacak"
Yılmadıklarını ve sivil direnişin o dönemden itibaren mayası olmaya çalıştıklarının altını çizen Şimşek, " Bunu da katkı sağladığımıza inanıy oruz, 15 Temmuz’da yine o direnişin omurgasını oluşturan TSK’dan atılan askeri tecrübeye sahip, vatanını milletini sahip olan kişilerdi, Bizlerdik. 15 Temmuz’u da, Rabbimizin, milletimizin desteği ve Cumhurbaşkanımızın verdiği o özgüvenle, üstesinden geldik. Bir daha darbelerin yaşanmaması için yapılması birç oğu yapıldı. Anayasal değişiklikler oldu, şimdi 2019 ç ok önemli. 2019 s onra darbeci ve vesayetçi anlayışın bir daha bu ülkede, hiçbir gücü imkanı yetkisi ve cesareti bile kalmayacak.”