Gömeç’te ‘3. Geleneksel Gömeç Zeytin Hasat Şenliği’ coşkusu

inegolonline.com'a Google'da abone olun Google News
22 Eki 2017 / Paz 10:37
/ 68 Kez Okundu
| |

BALIKESİR (İHA) – Balıkesir’in Gömeç ilçesinde ‘3

BALIKESİR (İHA) – Balıkesir’in Gömeç ilçesinde ‘3. Geleneksel Gömeç Hasat Şenliği’ gerçekleştirildi.
Gömeç Belediyesi ile bölgede faaliyetlerini sürdüren bir zeytincilik firmasıyla ortaklaşa düzenlenen ‘3. Geleneksel Gömeç Hasat Şenliği’, sahil bölgesinde yapılan zeytin hasadıyla start aldı. Burhaniye Kaymakamı Hüseyin Öner, Gömeç Kaymakamı Önder Coşğun, Burhaniye Belediye Başkanı Necdet Uysal, Gömeç Belediye Başkan Vekili Eşref Uslu, Dr. Ümit Aktaş, birçok ülkeden gelen zeytin ve zeytinyağı firmalarının yetkilileri ve bölgedeki zeytin üreticilerinin katıldığı şenlikte zeytin silkme makineleriyle ilk hasat yapıldı. Yöresel kıyafetler giyen davetliler, 600 yıldır meyve veren zeytin ağaçlarını hasat etmenin heyecanını yaşadı. Zeytin dallarına zarar vermeden hasat yapabilen modern zeytin silkme makinesini eline alan Dr. Ümit Aktaş yarım saat boyunca hasat yaptı.

Sezonun ilk sızma zeytinyağını sıkıp içtiler
Zeytin hasadının ardından davetlilere ikramlarda bulunuldu ve şenliğin devam edeceği zeytinyağı fabrikasına gidildi. Ağaçlardan toplanan yüzlerce kilo zeytin meyvesi, protokol mensupları tarafından, modern zeytinyağı fabrikasında zeytinyağı haline getirilmek üzere boşaltıldı. Tüm davetliler, daha sonra makinelerden geçen zeytinlerin zeytinyağına dönüşme aşamalarını izledi. El değmeden sıkımı yapılan, 2017-2018 hasat yılının ilk sızma zeytinyağları, davetlilere ikram edildi. Tadım bardaklarında zeytinyağını içen katılımcılar, yeni mahsul yağın kaliteli olduğunu ifade etti.
Şenlik programı, fabrika kompleksinin çok amaçlı alanında devam etti. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı okunmasıyla başlayan programda, Burhaniye Belediye Başkanı Necdet Uysal konuşma yaptı. Başkan Uysal, “Bölge halkımızın yüzde 70’inin yaşam biçimi ve kültürü zeytincilik üzerinedir. Zeytin, bu halkın, ailelerin ve çocuklarının geleceğidir. Zeytinimiz dini kitaplara da geçmiş. Öyküsünü hepimiz biliriz. Ölmez ağacımız olan zeytinimiz bizim için çok değerlidir. Bu bakımdan bugün burada bu şenliği düzenleyenlere ve katılımcılara teşekkür ediyorum. Mahir ağabeyimiz ve ailesinin bu konudaki emekleri yadsınamaz. Zeytinimizi bugün toplayıp buraya getirdik. Makinamızda sıktık ve ilk zeytinyağı meyvemizi de içtik. Zeytinimizin, zeytinyağımızın her yerde tanıtılması çok önemli. Biz tanıtımdan kesinlikle vazgeçmeyeceğiz. Bunun için girişimlerimizi sürdürmeliyiz” diye konuştu.

"600 yıldır zeytin ağaçlarımız meyve veriyor"
Ardından Dr. Ümit Aktaş, katılımcılar için hazırladığı ‘ Zeytin ve Zeytinyağı’ konulu panelini gerçekleştirdi. Zeytin ağacının ölümsüz olduğuna vurgu yapan Dr. Aktaş, “Sevgili Manisalı ailesine teşekkür ediyorum. Bu bölgede 3 yıldır zeytin hasat şenliği yapıyoruz. Ben ne kadar zeytinin faydaları hakkında konuşmalar yapsam da, zeytinin nasıl hasat edildiğini, nasıl sıkıldığını, zeytin hastalıklarını, mücadelesini, yani tarlada işin nasıl yürüdüğünü ben onlardan öğrendim. Osmanlı Devleti’nin ardından bizim cumhuriyetimiz devam ediyor ve zeytin ağaçlarımız yaşamaya devam ediyor. Bugün 600 yıllık zeytin ağaçlarımızdan zeytin topladık. Bu nedenle zeytin ağacı ölmez ağaç adını taşıyor. Zeytin ağacı hiç ölmüyor. Zeytin ağacı, insanoğlu için çok büyük bir nimettir. Zeytin ağaçları, bize meyve vermeye, sağlık dağıtmaya davet edecek. Bu binlerce yıl daha böyle gidecektir” dedi.

"Yıllarca insanlara zeytin ve zeytinyağı yedirilmedi"
Dr. Ümit Aktaş, Türkiye’de 3 bin 500 adet endemik bitki olmasına karşın, İsviçre’de sadece 1 tane endemik bitki olduğunu vurgulayarak, "Bizim topraklarımızda 12 binin üzerinde bitki türü var. O yemyeşil Avrupa’da sadece 9 bin tür bitki var. Endemik bitkiler konusunda çok zengin bir ülkeyiz. Bütün İsviçre’de sadece 1 tane endemik bitki yetişiyor. Ayrıca ne kadar yeşil bir bitki örtüsü olan bir ülke. Bizim ülkemizde 3 bin 500 tane endemik bitki var ama kıymetini bilmiyoruz. Cömertçe harcıyoruz. Yıllarca zeytinyağının kıymeti bilinmedi. Zeytinin de bilinmedi. İnsanlara zeytinyağı yedirilmedi. Bize margarin, süt tozu verdiler. Balık yağı diye, ne olduğu belli olmayan bir takım yağlar yedirdiler. Yaşı müsait olanlar bunları hatırlar. Okullarda süt tozları, balık yağları dağıtılmıştı ama bizim altın değerindeki zeytinyağımız var ve çocuklarımıza zeytinyağı içirilmedi. Yemeklerimiz zeytinyağı ile yapılmadı. Zeytinyağlı diye ayrı bir yemek cinsi doğdu. Pilav zeytinyağı ile yapılmaz, etler zeytinyağı ile pişmez denildi. Niye pişmez? Margarin ile ayçiçek yağı ile pişiyor da, neden zeytinyağı ile pişmiyor? Bu konularda kocaman yalanlar söylendi" şeklinde konuştu.

"Ege’den ‘ Zeytinyağlı yiyemem aman’ diye türkü mü çıkar?"
Zeytinyağlı Yiyemem Aman’ türküsünün hikayesini de aktaran Aktaş, "Yunan Rembetiko ezgisiyle birileri sevdiğine bir türkü yapmış. Almışlar bunu ve üzerine, ‘ Zeytinyağlı yiyemem aman. Basma da fistan giyemem aman’ diye söz yazmışlar. Derletmişler ve türkü olmuş. Biz de bunu bizim türkümüz diye dinliyoruz. Yahu Ege’den ‘ Zeytinyağlı yiyemem aman’ diye türkü mü çıkar? Nasıl yiyemezsin. Ege’nin tarihi zeytinyağıdır. Niye böyle bir türkü çıksın? Olacak iş değil ama yapmışlar. Başka başka şeyler yapmışlar. Eskiden geç hasat yapılsın diye bahçelere bekçiler dikmişler. Yılbaşından sonra yapılsın, olgun meyve olsun denilmiş ama olgun meyve olunca asidi artıyor. Yere düşüyor, kalitesi düşüyor. Aynı olgunlaşmış şeftalinin yere düşmesi gibi. Bu da bir meyvedir. O zaman acı bir zeytinyağı oluyor. O yağı da yiyemiyorsunuz. Çocukluğumuzda evimize zeytinyağı alındığı zaman ağır kokardı. Kötü kokardı. Kimse yemek istemezdi. Annem babam da ayçiçek yağına bayılırdı. Kokusuz ve ucuz. Bugün hala ucuz ayçiçek yağı ama zeytinyağının yanına bile yaklaşamaz. Kesinlikle mukayese bile edilemez ikisi. Zeytinyağı dünyanın en iyi yağıdır. Hiçbir yağ ile karşılaştırılamaz” şeklinde konuştu.

"Dünyada doktorlara beslenme ile ilgili ders verilmiyor"
Dünyanın hiçbir ülkesinde doktorlara beslenme ile ilgili 1 saat bile ders verilmediğini iddia eden Dr. Ümit Aktaş, “Ucuz gıda diye bir şey olmaz. Tabi gıda ucuz olsun ama sırf ucuz diye yenilmez. Ucuz gıdalar sağlık açısından size öyle problemler çıkartır ki, pahalıya patlar. O yüzden ucuzunu değil, sağlıklısını aramak zorundayız. Beslenme yanlış ise sağlıklı olamazsın. Hastalanınca iyileşemezsiniz. Bugün kendisine modern tıp diyen ekol, dünyanın her yerinde, Türkiye’de, Amerika’da, Almanya’da, Rusya’da bile beslenmeyi hiçbir şekilde ders olarak doktorlara okutmamaktadır. Doktorlar, dünyamızda tıp fakültelerinde 1 saat bile beslenme dersi okumazlar. İhtisasta da okumazlar. Doktorlar beslenme bilmeden mezun olurlar. Modern tıp, ’İnsanlar yıllardır kendi kendine beslendi, bizi ilgilendiren hiçbir şey yok’ der. Zaten olaya sadece protein, yağ, karbonhidrat ve kalori hesabı üzerinden yaklaşırlar. Diyetisyene sadece şişmanlayınca gidersiniz. Size kalori hesabıyla bir diyet verir. Olay bu kadar basit değil aslında. Beslenme de başka faktörler de var. Vücudumuzu 10 trilyon hücre oluşturuyor. 10 trilyon hücrenin 10 katı kadar da probiyotik bakteri taşıyoruz. 100 trilyon probiyotik bakteri var vücudumuzda. Bu bakteriler olmadan biz sağlıklı yaşayamıyoruz. Bağırsaklarımızda bulunan bu bakteriler, bağışıklık sistemimizin iç savunma duvarıdır. Bunlar bize gen transferi yapıyorlar. Bunları artık dünya bilimi açıkladı. Yaklaşık 8 milyon protein kodlayan genimiz var. Bağırsaklarımızda sinir sistemi de var. İkinci beyin diyoruz bağırsaklara ve beynimizle hep iletişim içindeler” dedi.





Duyuru
İnegöl'ü Whatsapp'a getirdik WHATSAPP KANALINA ABONE OL
Reklam
Yorum yapan kullanıcılarımız Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul etmiş sayılır.