Akyüz, yazdığı kitaplar ve hayat hikayesini anlatırken, “Babam başka bir evlilik yapıyor ve annem akıl hastası olduğu için ebeveynleri sahip çıkıyor, biz 3 kardeşte ortada kalıyoruz. Daha sonra bize devlet destek çıktı. İlk kitabımın adı ‘Devletin Kızı Lülü’ yani ben aidiyet duygusu olarak devletin kızı olarak gördüğüm için ve devlette yetişmiş bir insan olarak ayrıca oranın ahlakını almış biri olarak topluma nasıl faydalı olur biraz onu göstermeye çalışıyorum. İnsanların bizim hakkımızda, kimsesizlik hakkında ve çocuklarla iletişim hakkında çokta zannedildiği kadar bilgilerinin olmadığını, olanı da doğru gösteremediklerini görünce yaşayan biri olarak kendim anlatmak istedim” dedi.
Akyüz annesinden bahsederken sesi titreyerek şöyle devam etti:
“Annem akıl hastasıydı ve 9 yıl önce vefat etti. Aslına bakarsanız çıkış noktam birazda annem. Toplumda biz yaralı insanları barındırmıyoruz. Onların yaşamasına çok imkan sağlamıyoruz. Biraz akıl hastası kadının bile yaşadığı kötü hayatı insanlara kime ne yaşattığını göstermeye çalışıyorum. Biz yapıp unuttuğumuz şeyleri başkasının hayatını nasıl mahvedebiliyor biraz onu anlatıyorum. Ben 18 yıl boyunca devlet korumasında kaldım ilk kez 9 yaşında babamı 24 yaşımda ise annemi gördüm. Annemle ilgili duygum onunla barışmamı sağladı çünkü kendine bile yetemeyen ve benden daha çok korunmaya muhtaç olduğunu fark ettiğimde yumuşadım. Akıl hastası bir kadına anne diyemiyor olmaktan kendimi suçlu hissettim ve kabullendim. Babamla ilk karşılaşmamda onun yeni bir ailesi vardı ve biz o aileye misafir gidiyorduk. O yüzden de kendimi çok fazla ait hissedemedim. Kendimi en çok ait hissettiğim yer, devletin bana sağladığı imkanlardı ve orayı yuvam olarak gördüm.”
Akyüz, fuarda imza günü düzenleyip daha sonrada Adana Çocuk Evleri Sitesinde de “Motivasyon ve Başarı” konulu söyleşi yaptı.