Ak Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin gündeme dair açıklamalarda bulundu
”Bölgenin bir an önce huzura ve istikrara kavuşması bizim en büyük dileğimiz”
Suriye sınırındaki çatışmalar, Ceylanpınar’a düşen top mermileri ile alakalı ve sözde Kürdistan söylemleri hakkında yöneltilen soruları da cevaplayan Milletvekili Şahin, “Çok güzel söylüyorsunuz ‘sözde’ bu. Suriye ile 900 kilometrenin üzerinde bir sınır hattımız var. 2-3 vilayetimizi kapsayan bir sınır coğrafyamız var. Dolayısı ile Suriye’deki iç karışıklığın özellikle sınır bölgelerinde bizi ve insanımızı olumsuz etkilemesi bizi de derinden üzüyor. Özellikle Tel Abyad ve Resulayn kasabalarındaki iç çatışmadan etkileniyoruz. Orası çok yakın. Zaten bunlar sınır çizildiğinde aynı ilçe aynı yerleşim merkeziymiş. Sınır ortadan geçince bir bölümü Suriye tarafında, bir bölümü ülkemiz tarafında kalmış. Mermilerin sekmesi, top mermilerinin sekmesi gibi istenmeyen olaylar oluyor, ama biliyorsunuz ülkelerin angajman kuralları gereği biz de bunlara hemen karşılık veriyoruz, Türk Silahlı Kuvvetleri karşılık veriyor. Tabi bizim bir isteğimiz, arzumuz var. Suriye’deki karışıklığın bir an önce bitmesi ve oradaki akan kanın durmasıdır. Özellikle Ramazan ayında Mısır’da da Suriye’de de diğer Müslüman ülkelerde de dünyanın hiçbir yerinde iç karışıklıklar, ülke meseleleri olmasın istiyoruz. Barış bizim için hem yurt içinde, hem de yurt dışında geçerli bir felsefe ve ilkemizdir. Bunların da bir an önce bitmesini istiyoruz. Dediğiniz gibi sözde bir Kürdistan yapılanmasıdır bu. Bölgenin bir an önce huzura ve istikrara kavuşması bizim en büyük dileğimiz” şeklinde konuştu.
”1982 Anayasası Türkiye'ye Gömlek Olarak Dar”
Başbakanlık Başdanışmanı Yiğit Bulut’un gündeme getirdiği Türkiye Milletvekilliği konusunda da bir açıklama yapan Hüseyin Şahin, “Şu anda bir anayasa yapım sürecindeyiz, yani anayasamızı yenileme sürecindeyiz. Biz 2011 genel seçimlerinden önce AK Parti olarak 1982 Anayasası’nın Türkiye’ye gömlek olarak dar geldiğini ve dolayısı ile bundan toplumun, devlet idaresinin sıkıntı çektiğini, Anayasa’nın 30 yıl önceki şartlara göre düzenlendiğini ve bugün teknoloji, bilişim, iletişim ve insan sosyal yapısı gibi birçok şeyin değiştiğini, günümüze uygun modern bir anayasa yapılması gerektiğinin inancında olduğumuzu belirttik. Buna mukabil olarak bizim gibi diğer siyasi partiler de zaten seçimde taahhüt ettiler. Seçim yenilemesinden sonra Ekim ayında meclis başkanımızın başkanlığında mecliste grubu bulunan 4 siyasi parti eşit sayıda temsilci ile 3’er milletvekili ile bir anayasa uzlaşma komisyonu kuruldu. Ekim-Kasım ayında ikinci yılını dolduracak olan komisyon çalışmalarını sürdürüyor. Dolayısı ile 4 siyasi partinin de kendi siyasi anlayışlarına göre anayasa teklifleri var, anayasa maddeleri üzerinde teklifleri var. Bununla ilgili 48 madde üzerinde uzlaşı var şuanda. Sayın Başbakanımız 48 madde uzlaşıldı, bu 48 maddeyi bir paket halinde gelin geçirelim diye bir öneride bulundu. Bazı siyasi partilerimizden destek bulduk. Bazılarından başta destek bulduk fakat sonra bulamadık. Ama yeni dönemde meclisin açılması ile bu konu mutlaka gündeme gelecek” dedi.
“Bizim AK Parti olarak Anayasa değişikliğinde Türkiye’nin idari şeklinin başkanlık sistemi ile yönetilmesi konusunda bir teklifimiz var“
Meclisin 1 Temmuz ve 30 Eylül arası yaz tatilinde olmasına rağmen Anayasa uzlaşma komisyonunun, meclis başkanlığımızın başkanlığında çalıştığını belirten Milletvekili Şahin, “Bizim AK Parti olarak Anayasa değişikliğinde Türkiye’nin idari şeklinin başkanlık sistemi ile yönetilmesi konusunda bir teklifimiz var. Başkanlık sisteminde şuanda 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı’nı halk seçecek. Biliyorsunuz 2007 anayasa değişikliği referandumla kabul edildi. Biz de; zaten halk Cumhurbaşkanı’nı seçecek, geliniz bunu başkanlık sistemi modeline getirelim ve başkanlık sistemi ile halkın seçtiği Cumhurbaşkanı, Devlet Başkanı olarak seçilsin. Devlet başkanlığında direk başkanlık sistemi, yarı başkanlık sistemi gibi modeller var. Bunları tartışalım ve dolayısı ile ülkeyi bir daha asla koalisyon dönemlerine getirmeyecek şekilde yeni bir siyasi anlayışa götürelim ve ülke mutlaka yüzde 51 ile seçilmiş devlet başkanı tarafından yönetilsin, kaotik koalisyon yapı dönemlerine bir daha dönmeyelim diye bir teklifimiz var. Burada buna sıcak bakanlar var, bakmayanlar var. Seçim sistemi üzerinde barajların kaldırılması, barajların düşürülmezi, sıfırlanması konusunda teklifler var. Biz şu anda öneriyoruz. Dar bölge sistemini öneriyoruz. Türkiye Milletvekilliği sistemini öneriyoruz. Türkiye Milletvekilliği sisteminde de yüzde 1 ve üzerinde oy olan partilerin mutlaka parlamentoda temsil edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Bunlar öneridir, tartışılır, kabul edilir veya edilmez” açıklamalarında bulundu.
Türkiye'yi 110 Seçim Bölgesine Ayıralım
Dar bölge sistemine geçerek beşerli bölgelerle Türkiye’yi 110 seçim bölgesine ayırarak her seçim bölgesinde milletvekillerinin toplumla daha iyi entegre ve daha iyi kaynaşması, daha enerjik ve potansiyel bir yapı ile parlamentoya gelmesini önerdiklerinin altını çizen Milletvekili Şahin, “Bunlar öneridir, tartışılır. Kabul edilirse bu sistemlere geçilir, çünkü bu modeller dünyanın birçok ülkesinde uygulanıyor. Uygulandığı şekli ile de hiçbir yerde aksaklık olmadığını görüyoruz. Bunun ülkemizde de uygulanabilmesi ile ilgili anayasa değişikliği gerekiyor, kanunlarımızda değişiklik gerekiyor. Biz sadece teklif ediyoruz. Bu teklifin bize ait oluyor olması demek mutlaka uygulanacağı anlamına gelmez. Biz istişare ve müşavere ortamından sonra bunların kabul edilmesi durumunda yeni sistemde Türkiye’nin bir tek hedefi var. Bu; koalisyonlarla ülkenin bir daha yönetilmemesidir. Bizim hedefimiz bu. Çünkü koalisyonlardan çok çektik. Koalisyon dönemlerinde ülkemizin büyüme hızından tutun sosyal ve ekonomik yapısına kadar birçok tahribata uğranılan dönemler oldu. Tek parti iktidarlığı döneminde baktığımızda 50-60 Demokrat Parti döneminde, 65-71 Adalet Partisi döneminde, 83-91 Anavatan Partisi döneminde, çok şükür 2002-2015 AK Parti döneminde ülkemizin neler kazandığını ve bu kazanımlarla dünya arenasında kendine haklı bir yer bulduğunu görüyoruz. Bu aradaki saydığım tarihlerin boşluk olan dönemlerinde de hep koalisyonlarla idare edildik. 2002’den bugüne kadar Türkiye’nin ortalama 5 ile 6 arasında bir büyüme periyodu var. Kimi dönem 8-9 olmuşuz kimi dönem 5’te kalmışız. Ki bir de 2008 global krizde -9’a yakın bir büyümemiz olmasına rağmen ortalamada 5 ile 6 arasında büyümüşüz. Dolayısı ile 2023 hedeflerine gittiğimiz noktada Türkiye’nin mutlaka istikrarlı hükümetler tarafından yönetilmesi gerektiğine inanıyoruz” dedi.
