İnegöl Kent Konseyi Kadınlar Meclisi Başkanı Asuman Aybey yaptığı açıklamada “İnegöllü Kadınlar ve anneler olarak bizim artık böyle bir vahşete kurban verecek kadınımız yoktur.” dedi
Kırıkkale'de yaşanan kan donduran cinayette Emine Bulut, 4 yıl önce boşandığı eşi tarafından defalarca kez bıçaklandı, olay anında Emine Bulut'un yanındaki 10 yaşındaki kızının, annesini o halde görüşü ve "lütfen ölme anne" diye haykırışı herkesi hüzne boğdu.
İnegöl Kent Konseyi Kadınlar Meclisi Başkanı Asuman Aybey yaptığı yazılı açıklamada “Emine Bulut'un hunharca katledilmesi karşısında milletçe derin bir üzüntü yaşıyoruz. Bütün kadın cinayetleri aynı üzüntüyü oluşturuyor. Bugün karşı karşıya kaldığımız vahşet, bütün hafızamızı yeniden aynı acıyla yüzleştiren, bundan sonrası için yapmamız gerekenler konusundaki hassasiyetimizin daha da artmasına bizi davet eden bir durum. Kurumlarımızın kendi alanlarına göre bu konularda eğitici çalışmalar yapmalarını, vatandaşlarımıza, erkek, kadın ve çocuklarımıza bilinç oluşturacak eğitimler verilmesini istiyoruz. “
“Hepimiz bilmeliyiz ki, doğuştan suçlu insan yoktur, yanlış eğitilmiş insan vardır. Baştan tedbirimizi alırsak bu acı olayları bir daha yaşamayız. Gerek yerel idarecilerimizden, gerekse TBMM’deki milletvekillerimizden, bakanlarımızdan ve Cumhurbaşkanımızdan bu konu ile ilgili artık çok acil olarak harekete geçilmesini istiyoruz. Hepimiz elimizi taşın altına koymadan bir şeyleri değiştiremeyeceğimizin bilincinde olmalıyız. Artık Emineler, Leylalar ve Eylüller ölmesin, Emine Bulut’a yapılan bu insanlık suçu olay artık hepimizin sabrını tüketmiştir. Bizler İnegöl Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak, anneler olarak artık dayanamıyoruz. Dünyadaki hiçbir çocuk böyle olaylarla karşılaşmamalı. Hiçbir aile bu acıyı yaşamak zorunda kalmamalı. Bizler İnegöl Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak şiddetin her türlüsüne karşıyız”
“ İnegöllü Kadınlar ve anneler olarak bizim artık böyle bir vahşete kurban verecek kadınımız yoktur. Emine Bulut olayı bir insanlık suçudur. Bu tür olaylarda tüm mağdurlarımız için yargı sistemimizin çok hızlı şekilde işletilerek, en ağır ceza ile cezalandırılmasını istiyoruz. Yürürlükteki, Türk Ceza Kanunu'na göre verilecek ‘ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası’ bizim ve mağdur ailelerin acısını azaltmamaktadır. ‘Sapık ve vahşi sanıklara’' verilecek cezalar tekrar gözden geçirilmeli, idam cezası, kimyasal hadımlık veya kamunun vicdanını rahatlatacak en ağır ceza ne ise o ceza verilmelidir."
“ Emine Bulut'un hayatını bu şekilde kaybetmesi kadar, bu şekilde hayatını kaybederken ona yardım etmek yerine birilerinin görüntü alma telaşına düşmesi, seyirci olması bunu çok çaplı olarak ele almamız gerektiğini gösteriyor. Orada bir insanın hayatını kaybederken, birileri ona yardım etmek yerine görüntü alma işiyle uğraşmak gibi bir duruma nasıl düşüyor? Bu topyekûn değerlendirilmesi gereken bir konu. Bu olay bize Kevin Carter’a 1994 yılında ABD’nin en prestijli ödüllerinden biri olan Pulitzer ödülünü kazandıran “akbaba ve çocuk” fotoğrafını hatırlattı.”
“Evde, sokakta, kadına şiddeti üretenler, besleyenler kalıcı olamayacak. Ellerini kadının bedeninden, çocukların masumiyetinden çekmeyenler, bu kötülükleriyle birlikte tarihin karanlığına gömülecek. Her bir yeri Cennet olan Ülkemizin, cinayet ve tacizlerle değil, merhamet, kardeşlik ve yardımlaşma yönüyle dünya gündemine gelmesini arzu ediyoruz. Bu tarz utançları bu ülkeye yaşatanların adlarını hiçbir zaman anmayacağız, bu vahşeti yaşatanlar tarihin akışı içerisinde lanetli bir çöp olarak kalacaklardır.
“Günümüzde bilinçli olarak dizi ve filmlerin, kadına yönelik şiddetin yanı sıra, her türlü şiddeti teşvik ettiği hepimizin bildiği bir konu. Reklamlar vs. zaten öyle. Hep kadın bedeni, kadın üzerinden prim çirkinliği. Şiddetin dizi ve filmlerde temel unsurlarından biri olduğu ve bir dizi psikolojik süreç üzerinden izleyicilerin düşmanlık seviyelerine ve saldırgan tutumlarına katkıda bulunduğu yolunda bol miktarda kanıt bulunmaktadır. Dolayısıyla, şiddet içerikli diziler programları başta gençler, özellikle de henüz gerçeklikle kurguyu birbirinden ayırt edemeyen çocuklar için olmak üzere, bütün toplum için önemli bir tehdit oluşturmaktadır. Gençler medyada gördükleri şiddet eylemlerini taklit etmekte, şiddete karşı duyarsızlaşmakta ve şiddeti hayatın bir gerçeği olarak kabul etmektedir. Özellikle dizi filmlerindeki şiddet ve vandallığın bu tarz cinayet ve tacizlere ilham olduğu gerçeğini mutlaka masaya yatırmalıyız”
“Bizler İnegöl Kent Konseyi Kadın Meclisi olarak; bilelim ki nerede ya da ne durumda olursak olalım biz kadınlar güçlüyüz, çünkü biz anneyiz. Dünyayı, yaşamı, ülkeyi değiştirecek olan; bazen sakin ve derinden, bazen coşkun bir nehir gibi akan bu kadın gücüdür.”
“İnanıyoruz ki, gök kubbeye yükselen kadınların acısını yerde bırakmayarak direnenler kazanacak. Ölüme karşı yaşamı, çaresizliğe karşı umudu, korkuya karşı cesareti kuşanan kadınlar kazanacak, kadınların kazanımı ise insanlığın kazanımı olacaktır. Her ne sebeple olursa olsun Cinayete ve tacize uğrayarak yaşamını yitiren tüm kadınlarımızı ve çocuklarımızı kalbimizde yaşatacağız, onlar asla ölmediler. Şiddetin hedefi olan kadınları sevgi, dayanışma ve dirençle kucaklıyor, yaşamını yitiren kadınları saygıyla ve rahmetle anıyoruz.”
