STK’lardan zulme ortak tepki

inegolonline.com'a Google'da abone olun Google News
STK’lardan zulme ortak tepki
29 Ağu 2017 / Sal 18:36
/ 8.473 Kez Okundu
| |

Arakan’daki Müslümanlara yönelik yapılan zulüm ve katliam, İnegöl’deki Sivil Toplum Kuruluşları (STK) tarafından protesto edildi. Myanmar devletinin Müslümanları vatandaşlık hakkı başta olmak üzere, temel insani haklardan mahrum bıraktığına işaret eden İHH Başkanı İlhan Tatlı, Arakan’da yapılan vahşete dikkati çekerek, duyarlılık ve yardım çağrısı yaptı.

Myanmar’ın Arakan bölgesinde yaşayan Müslümanlara yönelik sürdürülen katliama karşı İHH öncülüğünde; İnegöl’deki Sivil Toplum Kuruluşları; Kent Konseyi, Memur-Sen ile Eğitim Bir-Sen, MÜSİAD, İMOS, İshakpaşa Eğitim Bilim Yardımlaşma Vakfı, ÇEKÜD,  Anadolu Gençlik Derneği, Bem-Birsen, Rehber-Der, Hayrat Vakfı, AHİD, İHMED, İlim Yayma Cemiyeti, İnegöl Kültür Vakfı, Buhara Vakfı, Yedihilal Derneği, İnegöl Sağlık-Sen, Fikr-i Asım Derneği, Uluslararası Alija Düşünce Derneği, Erbakan Vakfı, Diyanet-Sen ve İnegöl Geylani Derneği, basın açıklaması yaptı.

Öğle namazı sonrası İshakpaşa Cami bahçesinde gerçekleştirilen basın açıklamasında Sivil Toplum Kuruluşları adına açıklama yapan İnegöl İHH Başkanı İlhan Tatlı, Arakan’da büyük bir zülüm yaşandığını söyledi.

ZULMÜN TARİHİ GEÇMİŞİ

Arakan’da yapılan zulmün tarihi geçmişini paylaşan Tatlı, “Arakan, harita üzerinde Myanmar’ın kuzey batısında yer alan, Çin, Bangladeş ve Tayland gibi ülkelerin arasında kalmış ve 1,5 milyona yakın  Müslüman’ın olduğu bir bölgedir. Arakan 120 yıl boyunca İngiliz işgali altında kalmıştır.”

“1826 yılında  İngilizler orayı terk ettikten sonra iki yerli halk arasında fitne başlatılıyor. Budistler Müslümanlara karşı kışkırtılmaya başlatılmıştır. 1937 yılında Müslümanların Bu­dizm için büyük tehlike oldukları ve engellen­mezlerse güçlenerek Budistleri yok edecekleri yönündeki propagandalarla halklar arasında düşmanlık tohumları atıldı.”

“1942 Müslümanlara yönelik ilk ciddi saldırılar başladı.  Rohingya Müslüman­larına karşı toplu katliamlara girişildi. Kadın, erkek ve çocuk demeden kılıç ve mız­raklarla katliam başladı.  Budistler katliamın ardından Müslüman bölgeleri yağmalayarak, Müslümanların değerli eşya ve mallarına el koydu. Olayların akabinde bölgede akan Lemro Nehri'nin sularının, masum insanların kanlarının rengiyle kırmızıya boyanmıştır.”

inegolonline.com/ haber_diger/4f9e1ec0-2e41-450a-94da-94543a7735a9.jpg" />

BUDİST TAPINAKLARI İNŞA ETTİLER

“Yaklaşık 40 gün süren saldırılarda 150 bin Arakanlı Müslüman katledilmiş, köy­ler yağmalanarak yerle bir edilmiştir. Bu acımasız saldırılardan dehşete düşen, can ve mal güvenliği kalmayan, onurlarını ve namusları­nı kaybetme korkusu yaşayan çok sayıda Müslü­man, yaşadıkları yerleri terk etmeye başlamıştır. Katliamdan kaçanlar Bangladeş’le sınır hattını çizen Naf Nehri'ne ulaşabilenler ise botlarına yapılan saldırılar nedeniyle nehrin azgın sularında boğularak öldüler.” “Birkaç ay içerisinde sayıları 300 bini aşan mülteciler, Bangladeş tarafından yaptırılan geçici kamplarda yaşamaya başladılar. Bu arada boşalan Müslüman köylerine, Budistler yerleştirildi. Bölgeden Müslümanların izini silmek ve böl­genin çehresini tamamen değiştirmek isteyen Myammar yönetimi Arakan'ın neredeyse her köşesine Budist tapınakları inşa ettiler” diye konuştu.

inegolonline.com/ haber_diger/9e90d7ec-68c1-4061-9c2a-b90fa091e0d4.jpg" />

SALDIRI VE KATLİAMLAR DEVAM EDİYOR

Başkan İlhan Tatlı, Bugün hâlâ hiçbir şeyin değişmediği bölgede Arakanlı Müslümanlara yönelik saldırı ve katliamların aynı hızla devam ettiğine dikkati çekerek, “200 bin Arakanlı Müslüman Pakistan’da, 500 bin kadarı Suudi Arabistan’da,10 bini Malezya’da, 300 bini ise küçük yüz ölçümü, kalabalık nüfusu ve fakirliği ile bilinen Bangladeş’e göç etti.”

“1996 ve 1997’de zulümden kaçan 20 bin  Arakanlı  Bangladeş'e sığınmak amacıyla teknelerle Naf Nehri ve Hint Okyanusu'na açılmış ancak yoksullukla mücadele eden Bang­ladeş hükümetinin mültecileri kabul edememesi nedeniyle binlerce Müslüman boğularak ölmüştür. Bölge­de sokağa çıkma yasağı sürerken Budistler  köy köy dolaşıp Müslümanların evlerini ateşe vermekte, yanan evlerden çıkanlara ise  sokağa çıkma yasağını ihlal ettikleri gerekçesi ile öldürülmüştür.”

“Çok sayıda Müslüman evlerinde diri diri yakıldı. Cesetler kamyonlarla ta­şındı. Olaylarda tam olarak kaç kişinin katledildiğini söylemek mümkün değildir. Bağımsız hiçbir medya kuruluşunun bulunmadığı Mymarda hükümet kaynaklı  haberler yapan tek bir medya kuruluşu vardır” dedi.

inegolonline.com/ haber_diger/32325652-9d2e-46f2-829c-233de4d30571.jpg" />

ARAKANLI MÜSLÜMANLARIN GÜNLÜK HAYATLARI

Arakanlı Müslümanların günlük hayatlarıyla alakalı da konuşan Tatlı, “Müslümanların saat dokuzdan sonra sokağa çıkması ve polisten izinsiz akraba ya da komşu ziyareti yapmaları yasaktır. Bir Müslüman'a bir suç isnat edildiğinde ken­disini savunma hakkı verilmemekte ve derhâl hapsedilmektedir. Müslümanlar hiçbir ücret almadan devlet ya da Budistlerin işlerinde çalıştırılmaktadır.

“Müslümanların vatandaşlık hakları yoktur.  Müslümanlara üzerinde ‘yabancılara aittir’ ibaresi yazan özel beyaz bir kimlik verilmektedir. Bu kimlik sadece bilgi amaçlıdır. Hiçbir geçerliliği bulunmamaktadır. Arakan’da her gün Müslüman kanı akıtılmakta,  kadınlara tecavüz edilmektedir. Hapsedilmiş ve işkence gören çok sayıda Müslüman var fakat sayılarını kimse bilmiyor. Camiler ve mescitler yakılmakta ve yok edilmektedir.”

HER ŞEY İZİNLE

“Devletten izinsiz mescit ve medreselerin tami­ri yapılamamaktadır. İzin istersen de izin vermezler. Bu yasağı denetleyebilmek için de mutad bir uygulama olarak mescit ve medreseler yılda üç defa fotoğraflanmak zorun­dadır. İzinsiz bir tadilat yapılması durumunda altı aydan altı yıla kadar hapis cezası ve para cezası uygulanmaktadır. Son 20 yılda yeni cami veya medrese yapımına izin verilmemiştir. Aile bireylerinin tamamının yer aldığı bir fotoğraf her yıl hükümet yetkililerine teslim edilmek zorunluluğu vardır.”

“Müslümanlardan doğan her çocuk için ve ölen her aile bireyi için devlete vergi verilmesi zorunluluğu vardır. Müslümanların seyahat özgürlüğü yoktur.  Bir Müslüman, köyünden başka bir köye gitmek için devlete vergi verip izin almak zorundadır. Beton evler yapmaları yasak olan Müslüman­lar, evlerini ahşaptan yapmak zorundadır. Devle­te ait kabul edilen bu evler kaza sonucu yanarsa ev sahibi devletin evini yakmaktan altı yıla kadar hapis cezasına çarptırılmaktadır.”

DEVLETİN HİÇBİR İMKÂNINDAN FAYDALANAMIYORLAR

“Bir Müslüman iş yeri açabilmek için bir Budist'le ortaklık kurmak zorundadır.  Bu or­taklıkta Budist, sermaye koymadan işletmenin yarısına ortak olmaktadır. Müslümanlar, hayvanları için her yıl devlete vergi ödemek zorundadır. Müslümanların evlenmesi izne tabidir.  Evlenmek isteyen Müslüman kadın ve erkek­ler devlete ayrıca vergi ödemek zorundadır. Vergilerini ödeseler bile devlet izin vermezse evlenememektedirler.

“Müslümanlar devletin hiçbir imkânından faydalanmıyor. Hastalandıkların­da devlete ait hastanelere gidemiyorlar. Müslümanlar sabit telefon ya da cep telefonu sahibi olmaları yasaktır. Müslümanlar en fazla liseye kadar okuyabiliyorlar. Müslümanların devlet dairelerinde çalışma­ları yasaktır. Bugün Arakan'da tek bir Müslüman devlet memuru bulunmamaktadır. Arakanda günlük yaşam işte bu şekildedir. Arakanlı Müslümanlar sürekli açlık ve yoksullukla karşı karşıyadır.”

“1,5 sene önce Bangladeş’teki Arakanlı Müslümanların kaldığı kampların bulunduğu bölgede

 İnegöl halkı orada İnegöl yetimhanesi açarak, çok fazla yetimin barınmasını sağladılar. Oradaki yetimler adına halkımıza bu vesile ile teşekkür etmek istiyorum. Uzun süredir bu kamplardan birinde yaşayan 75 yaşındaki Kala isminde bir kadının dilinden şu sözler dökülüyor; ‘Bizi bütün acılarımızdan kurtaracak olan ölümü hasretle ve de dört gözle bekliyoruz.’ Bu söz insanlık dramının en somut yansımasıdır” dedi.

KARDEŞİNE SAHİP ÇIKMALISIN

Arakan’daki zulmün ve katliamın son bulması için çağrıda bulunan Tatlı şöyle konuştu;

“Ey Müslüman kardeşim, Arakanlı kardeşlerimiz Müslüman oldukları için  bu zulmü görüyorlarsa sende bir Müslüman olarak kurbanını, zekâtını ve yardımını oraya göndermelisin. Kardeşine sahip çık. Var gücümüzle haykırıyoruz.  Ey sadece menfaat için bir araya gelen birleşmiş milletler… Akan kan Müslüman kanı ise bir türlü birleşmeyen birleşmiş milletler zulme el atın.”

inegolonline.com/ haber_diger/fbc53587-8669-46e5-b622-0440409acdce.jpg" />

TEK UMUT TÜRKİYE

“Irak’a, Afganistan’a ve birçok bölgeye  demokrasi götürme bahanesi ile  milyonlarca insanın ölümünden sorumlu olan baş şeytan  Amerika ve Avrupa neredesiniz. Hani demokrasiniz hani insan haklarınız? Nasıl olsa Müslüman devletlerin bir şey yapacağı yok. Çok fazla ses çıkarmayalım Müslüman liderlerin rahatı bozulur. Ve inanıyoruz ki tek umut Türkiye, tek umut bursa, tek umut İnegöl…”

SİYASİ AMBARGO UYGULANMALI 

“Ve diyoruz ki; Ey İslam âlemi, ey İslam işbirliği örgütü neredesiniz ne oluyor ki size?  Müslümanlara zulüm yapılınca gören gözleriniz görmez oldu, işiten kulaklarınız işitmez oldu, konuşan diliniz lal oldu. Biran önce özellikle Müslüman ülkeler ekonomik, siyasi ve askeri ambargo uygulamalıdır. Rejimin zulmü­nü sürdürmesini sağlayan kaynakların kesilmesi için gerekli çalışmalar yapılmalıdır.”

GEREKEN YAPILMALI

“Uluslararası toplum acilen yaşanan zulmü durdurmalıdır. Zulüm bitene kadar ülkeler ekonomik ilişkiler kesmelidir. Buralar insan hakları örgütlerine ve uluslararası gözlemcilere açılmalıdır. Uluslararası yardım kuruluşlarının Arakan içeri­sinde ve mülteci kamplarında yardım dağıtabil­meleri sağlanmalıdır. İslam ülkeleri Arakanlı Müslümanların uğradığı  zulme karşı sessizliklerini bozmalı ve gerekli tep­kiyi ortaya koymalıdır.”

İSLAM ALİMLERİ ÖNCÜLÜK ETMELİ

“İslam âlimleri bu konuda Müslüman toplumlara öncülük etmeli ve Müslü­manların bu zulüm karşısındaki sorumluluklarını hatırlatan açıklamalar yapmalıdır. Türkiye ise Arakanlı Müslümanlara uygulanan zulmün önlenmesi için daha çok girişimlerde bulunmalıdır.”

Açıklamanın ardından İlçe Müftüsü Kazım Güzel dua yaptı. Duaya çevredeki vatandaşlar da eşlik etti.


Duyuru
İnegöl'ü Whatsapp'a getirdik WHATSAPP KANALINA ABONE OL
Reklam
Yorum yapan kullanıcılarımız Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul etmiş sayılır.