Eklenme: 31 Oca 2021 / Paz 19:51
A A / 1918 Kez Okundu
| |

Yağ satarım bal satarım, esnaf ölmüş ben satarım!

Hepimizin bizzat tecrübe ettiği üzere; Türkiye’de gıda enflasyonu son sürat artmaya ve cep yakmaya devam ediyor. Bunun önüne geçilmesi adına bazı sert tedbirlerin alınması şart. Ama ülkemizde öyle şeyler yaşanıyor ki; yarın torunlarınıza anlatsanız dramatik trajikomik bir masal gibi dinler.
 
Daha önce bir seçim aldatmacası olarak tecrübe ettiğimiz tanzim satış noktalarının ucuz bir kopyasını bugün deneyimliyoruz. Özelleştirilip, yandaşa peşkeş çekilmemiş, elden kalan son birkaç devlet kurumundan biri olan Posta Telefon ve Telgraf kurumu, gıda enflasyonunun önünü kesmek, tekelci burjuvazinin sebep olduğu haksız fiyat artışının önüne geçmek için, temel gıda maddeleri satmaya başladı. Hadi olaya iyi niyetle bakalım bardağın boş tarafını değil de dolu tarafını görelim diyelim; hükümetimiz gerçekten hane halkının evine temel gıda maddelerinin ucuza girmesini sağlamak adına taşın altına elini sokmuş olsun. Öyle ki; PTT AVM’de aynı marka yağ tekelci zincir marketlerdekinden 10 TL daha pahalı satışa çıkarıldı.
 
Güler misin, ağlar mısın?
Zannımca, artık nasıl bir ihale yapılıp yağlar tedarik edildiyse, muhtemelen haşmetli devletimiz, yağı perakende fiyatına toptan alıp, resmen acemi bakkalın dolandırıldığı gibi dolandırılmış. Biz de vatandaş olarak bu anlayışın, gıda enflasyonuna bir çözüm bulmasını bekliyoruz. Hani eşek ters dönecek de, karnı güneş görecek…

Niyet iyi de olsa, kötü de olsa, gıda enflasyonuyla mücadelenin yolu bu değil. Önce sebeplerine bakmak lazım. Türkiye’de işsiz sayısı geçtiğimiz yıllarda 3 kat arttı. Bu da çalışan her birey başına beslenmesi gereken boğaz sayısını arttırdı. Ülkemizde çalışan her özel ve tüzel kişinin mevcut gelirinin temel gıdaya ve temel geçim ürünlerine ayrılan payı arttı. TUİK verilerine göre enflasyon %14,60, tabi buna TÜİK başkanı ve onu atayan hükümet de inanmıyor olacak ki; trafik cezalarından vergi kalemlerine, köprü geçişlerinden, değerli kağıt bedellerine kadar her şeye, Hükümet tarafından en az %25 zam yapıldı.
 
Zam yaparken kendine kızmıyorsun da, esnaf yapınca aba altından sopa gösteriyorsun. Hadi krizi fırsata çevirmiş kurnaz tekelcilere karşı savaş açtın diyelim, krizde komalık olmuş, bitkisel hayata girmiş iş kollarının yanında duruyor musun? Cevap tabi ki hayır. Çünkü aile kontenjanından bakan olan kimileri yüzünden, sırf yandaş mütahitler batmasın, holdinglerin tekelindeki otomobil bayileri batmasın diye, haraç mezat ortalığa saçtığın, Merkez Bankası Kefen Parasına bugün ihtiyacın var, ama iş işten geçti. Dengesiz ve tutarsız dış politikan, içeride kolu kanadı kırılmış hukuk düzenin yüzünden yabancının güvenini de kaybettin. Fahiş faizlerden bile borç bulamıyorsun. Şehirler arası seyehat durma noktasında, virüs var diye kimse hastaneye gitmiyor, ama sen hazine garantisi verdiğin projelerin sahiplerine parayı tıpış tıpış ödüyorsun.
 
Eh, yapılacak ne kaldı, gücü garibana yeten, sözü garibana geçen sokak külhanları gibi, üç kuruş kar edip evine ekmek götürmenin derdindeki esnafı tehdit ediyorsun. Zararına sat, yoksa karşına dükkan açarım, zararına sat yoksa cezalarla kolunu kanadını kırarım. Ülkede doğru dürüst çalışan, düzeni nispeten daha az bozulan, tekelci burjuvazinin market zincirleriyle savaşında, şu pandemi sürecinde rahat bir nefes almış tek sektörü de canından bezdiriyorsun.

Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete…
Allah hepimize selamet versin.