Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiyenin Musul operasyonunun dışında tutulmaya çalışıldığını belirterek, "Ülkemizin ısrarla Musul operasyonunu dışında tutulmaya çalışılması, orada da DEAŞ bahanesiyle kurulmaya çalışılan mezhep çatışması kapanını bozacağımız içindir
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiyenin Musul operasyonunun dışında tutulmaya çalışıldığını belirterek, "Ülkemizin ısrarla Musul operasyonunu dışında tutulmaya çalışılması, orada da DEAŞ bahanesiyle kurulmaya çalışılan mezhep çatışması kapanını bozacağımız içindir. Biz bir Sünni-Şii çatışmasına evet diyemeyiz" dedi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Çırağan Sarayında düzenlenen Uluslararası İstanbul Hukuk Kongresine katıldı.
"Terör bumerang gibidir, sonun gelir kendini kullananı da vurur"
Konuşmasında batılı ülkelerin terörle mücadele konusundaki tavrını eleştiren Erdoğan, "Terörle mücadelede en çok üzerinde durduğumuz hususlardan biri de tüm terör örgütlerine karşı ilkeli bir yaklaşım gösterilmesi. Teröristlere siyasi ve askeri destek veren ülkeleri ikaz ediyoruz. Buradan bir kez daha tekrarlıyorum. Terör örgütleri bumerang gibidir, eninde sonunda gelir kendini kullananı da vurur. Uluslararası alanda terörizme karış kararlı bir işbirliği yapılmadan sorunun çözümü mümkün değildir. Yıllardır Somalinin terörden çektiği ortada. Somalide dünya devlerinin büyükelçilik binası yok ama Türkiyenin var. Biz oraya her şeyimizle gidiyoruz. Bizi birbirimize bağlayan bağlar farklı. İngiltere ve Amerikanın büyükelçilik binası Havalimanı kampüsünün içerisinde" ifadelerini kullandı.
"Hani AB bunları terör örgütü ilan etmişti"
Türkiyenin içinde ve çevresinde FETÖ, PKK ve DEAŞ gibi terör örgütlerinin faaliyet gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, "Canımızın yanmadığı gün neredeyse yok. Türkiye bu örgütleri bertaraf edecek güce sahip değil mi? Kesinlikle bu gücümüz ve kararlılığımız var. Bunları içinde en kanlı eylem geçmişi olan PKKyı sahip olduğu ortalama terörist sayısı ile mukayese ettiğimizde defalarca yok ettik. Ama eylemlere devam ediyor. Çünkü etkisiz hale getirdiğimiz her terörist yerine Irak ve Suriyedeki kamplardan yenileri ikame ediliyor. Avrupa başkentlerinde çadır açabiliyor, milyonlarca avro rahatça toplayabiliyorlar. İşte Avrupa Konseyinin merkezi olan Brükselde merkezler var. Bu merkezlerde bunlar teröristbaşının resimleri ile yardımlar toplayabiliyorlar. Hani AB bunları terör örgütü ilan etmişti. Terör örgütü ise nasıl böyle bir imkan verebilirsiniz. Kendilerine dosyalar veriyoruz. Kusura bakmasınlar Almanya şansölyesine G20 zirvesinde 4 bin dosya verdim. Bundan 5-6 ay önce geldiğinde konuştuk ne oldu o dosyalar diye. O 4 bin dosya şimdi 4 bin 500 oldu dedi. Eğer hukuk hele hele teröre karşı böyle devam ederse bunun üstesinden gelmek mümkün değil" diye konuştu.
"DEAŞ ile mücadele için Suriyenin yakılıp yıkılması gerekmiyormuş"
DEAŞın dünyanın dört bir yanından eleman devşirdiğine dikkat çeken Erdoğan, "Biz bunları yakaladığımız zaman paketliyoruz. Ya hemen cezaevine atıyoruz, ya da ülkelerine iade ediyoruz. Bugüne kadar DEAŞe katılmak üzere gelen 3 bin 800 yabancı teröristi sınırdışı ettik. 52 bin 500 kişiye ülkeye giriş yasağı koyduk. Geldikleri kaynak ülkeler, bu şahısların çıkışların engellemek için neredeyse parmakların kıpırdatmadılar. DEAŞ bahane edilerek Suriye ve Irak, 63 ülkenin katıldığı operasyonlarla büyük bir yıkıma maruz kalıyor. Biz Cerablus operasyonunu başlattıktan sonra görüldü ki bu örgütlerle mücadele etmek için Suriyenin yakılıp yıkılması gerekmiyormuş. Biz DEAŞın bir araçtan ibaret olduğunu, istenirse kısa sürede etkisiz hale getirileceğini iyi biliyoruz. Diğer taraftan eğer bu ülkeler dostça el ele vermezsek, kendi imkanlarımızla basit önlemlerle inanıyorum ki öyle çapı da büyük olmayan bir sınır ötesi operasyonla sonuç alınır. İşte Cerablus ve Rai" şeklinde konuştu.
"Biz Irakta bir Sünni-Şii çatışmasına evet diyemeyiz"
Türkiyenin ısrarla Musul operasyonunun dışında tutulmaya çalışıldığının altını çizen Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Ülkemizin ısrarla Musul operasyonunu dışında tutulmaya çalışılması, orada da DEAŞ bahanesiyle kurulmaya çalışılan mezhep çatışması kapanını bozacağımız içindir. Biz bir Sünni-Şii çatışmasına evet diyemeyiz. Biz Şii-Sünni çatışmasına müsaade etmeyeceğiz diyorlar. Tamam da Irak ordusu kimlerden oluşuyor. Irak ordusu Şiilerden oluşuyor. Musula geldikleri zaman Sünnilerle vuruşacaklar. Oraya Haşdi Şabiyi sokacaklar, karşılarında kim var Haşdi Vatani. Onlar Musulun yerli insanları. Haşdi Şabi dışarıdan geliyor. Biz yeni mezhep çatışmalarına evet diyemeyiz. PKKın Suriye kolu olan PYD-YPG terör örgütü DEAŞ bahanesiyle besleniyor. Defalarca ikaz yaptık. PYDye verilen silahların bir kısmı da DEAŞa gidiyor. Önemli bir kısmı PKKya gidiyor. Biz bu silahları yakalıyoruz. Yakladığımız zaman hangi ülkeye ait olduğunu görüyoruz. Bu konuda yaptığımız itirazlar yalan söylenerek dikkate alınmıyor. DHKP-C örgütü Avrupada rahatça faaliyet gösteriyor. Eli kanlı katilleri Avrupada rahatça yaşıyor. Bu anlayışla terör ile mücadele mümkün mü?"
"Amerika Usame Bin Ladini hangi hukuk sistemine dayanarak vurdu"
Türkiyenin FETÖ elebaşı Fetullah Güleni Amerikadan talep ettiğini hatırlatan Erdoğan, "Amerika ise kendi hukuk sistemini öne sürerek bu talebin gereğini yerine getirmedi. Üzücü olan bu. Terör örgütlerini koruyan bir hukuk sistemi olabilir mi? Bir teröriste green card verilir mi ya. Green card ile beyler gibi Amerikada yaşıyor. Siz kimi kandırıyorsunuz. EL Kaide Amerikada terör eylemi yaptığında da Amerikada aynı hukuk yok muydu? Amerika onca operasyonu neye dayanarak yaptı? Pakistan Afganistanda Usame Bin Ladini vurduğunda hangi hukuk sistemine dayanarak vurdu. Eğer siz hukuku böyle çifte standart ile işletirseniz yarın kendi başınız derde girdiğinde kimseye söyleyecek sözünüz kalmaz. Buradan bir kez daha tüm ülkeleri terörizm karşısında ilkeli bir tavır takınmaya davet ediyorum Terörizme araçsal yaklaşan her ülke kendi eliyle kendi mezarını kazdığını bilmeli" dedi.