Enflasyon raporu açıklandı

inegolonline.com'a Google'da abone olun Google News
Enflasyon raporu açıklandı
26 Tem, 2016 / Sal 12:19
/ 62 Kez Okundu
| |

Merkez Bankası, yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 7,5’te bıraktı

Merkez Bankası, yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 7,5’te bıraktı. Enflasyon beklentilerinde ise herhangi bir değişiklik olmadığını bildirildi
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 2016 yılı 3’üncü dönem ’Enflasyon Raporu’nu açıkladı. 2016 yılının ikinci çeyreğinde, gelişmiş ülkelerin para politikalarına ilişkin beklentilerdeki değişimler ve İngiltere’nin AB’den çıkması kararı ile sonuçlanan Brexit referandumu küresel piyasalarda oynaklığa sebep olan belli başlı etmenler oldu. Küresel belirsizlikler ve gelişmekte olan ülkelerin büyüme performansındaki zayıf seyir gelişmekte olan ülkelere portföy akımlarında özellikle hisse senetleri kaynaklı çıkışlara yol açmıştır. Brexit referandumu sonrası küresel büyüme beklentilerinin de aşağı yönlü güncellenmesi ile birlikte gelişmiş ülke merkez bankaları tarafından gerektiğinde piyasaları destekleyici ek önlemler alınabileceği beklentisi oluştu ve ABD Merkez Bankası’nın (FED) yeni bir faiz artışını önümüzdeki seneye ötelediği kanısının ağırlık kazanması ile küresel risk iştahında artış yaşandı.
Gelişmiş ülkelerdeki politika faizlerinin uzunca bir müddet düşük seviyelerini devam ettireceği beklentisinin etkisiyle birlikte küresel oynaklık endeksleri yakın dönemde tekrar düştü ve gelişmiş ülkelerde uzun vadeli faizlerde ciddi bir gerileme eğilimi gözlendi. Nitekim Temmuz ayında ABD 10 yıllık hazine tahvili getirisi tarihsel olarak düşük seviyelere gerileyerek 2012 yılı ortasındaki dip seviyesinin altına düştü. Yakın dönemde, gelişmiş ülkelerdeki uzun vadeli faizlerin tarihsel olarak düşük seviyelere gerilemesi ile birlikte gelişmekte olan ülkelerin bono piyasalarına portföy girişleri gerçekleşti. Bu çerçevede gelişmekte olan ülkelerin piyasa faizleri gerileme eğilimine girdi. Buna ek olarak, Brexit referandumunun büyüme ve ticaret görünümü üzerindeki etkisinin daha ziyade gelişmiş ülkelere tesir edeceği beklentisi ve petrol fiyatlarındaki toparlanma nedeniyle petrol ihraç eden gelişmekte olan ülkelere ilişkin algılamalardaki kısmi düzelme gelişmekte olan ülkelere ilişkin finansal koşullara destek sağladı. Bu çerçevede, gelişmekte olan ülkelere yönelik döviz kuru oynaklık endeksi de düşüş eğiliminde oldu.
İkinci çeyrekte küresel belirsizliklerin Türkiye ekonomisi üzerinde de etkileri gözlenmekle beraber; Türkiye’ye ilişkin makroekonomik göstergelerin olumlu seyri, Ağustos 2015’te açıklanan yol haritası çerçevesinde uygulamaya konan yeni önlemler ve para politikasında sadeleşme süreci Türkiye’ye ilişkin belirsizlikleri ve risk algılamalarını sınırladı. 2016 yılının ikinci çeyreğinde tüketici enflasyonu Nisan Enflasyon Raporu’ndaki öngörüler ile uyumlu gerçekleşti, çekirdek enflasyon eğilimi de hizmet fiyatları kaynaklı olarak iyileşmeye devam etti. Söz konusu dönemde, yine Nisan Enflasyon Raporu’ndaki öngörüler ile uyumlu olarak, cari işlemler açığındaki azalış sürdü, iktisadi faaliyet ılımlı ve istikrarlı büyüme eğilimini korudu. Bu dönemde Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) enflasyon görünümüne karşı sıkı, döviz likiditesinde dengeleyici ve finansal istikrarı destekleyici politika duruşunu ve para politikası çerçevesinde sadeleşme adımlarını devam ettirdi. Söz konusu politikaların etkisiyle ikinci çeyrekte risk primleri ve piyasa faizleri düşüş eğiliminde oldu, enflasyon beklentileri gerilemiş, Türk lirası reel olarak değer kazandı.
Temmuz ayı ortasında piyasalarda yurt içi gelişmeler kaynaklı dalgalanmalar risk primlerinin tekrar artmasına, piyasa faizlerinin yükselmesine ve Türk lirasının değer yitirmesine neden oldu. Söz konusu gelişmelerin finansal koşullar kanalı ile Türkiye’ye ilişkin makroekonomik görünümü de olumsuz etkilemesi olasılığına karşı TCMB, piyasaların etkin işleyişinin sürmesini temin etmek amacıyla 17 Temmuz tarihinde yeni önlemler duyurdu. Söz konusu önlemler, finansal sistemin ihtiyaç duyduğu likiditeye etkin bir şekilde ulaşmasına destek sağladı. TCMB piyasa derinliğini ve piyasadaki fiyat oluşumlarını yakından takip ederek; gerekli görülmesi halinde, finansal istikrarı korumaya yönelik ihtiyaç duyulacak tüm önlemleri alacağı belirtildi. Küresel risk iştahının olumlu seyri ve alınan tedbirler sayesinde yurt içi belirsizliklerin etkisinin geçici ve sınırlı olacağı değerlendirildi. Ayrıca tasarlanan yapısal reformların uygulamaya geçirilmesi büyüme potansiyelini önemli ölçüde artırarak Türkiye ekonomisine ilişkin risk algılamalarını olumlu yönde destekleyeceği kaydedildi
Para Politikası Uygulamaları ve Finansal Koşullar
2016 yılının ikinci çeyreğinde TCMB, enflasyon beklentileri, fiyatlama davranışları ve enflasyonu etkileyen diğer unsurları dikkate alarak likidite politikasındaki sıkı duruşunu sürdürdü. Küresel oynaklıkların azalması, çekirdek enflasyon göstergelerindeki olumlu gidişat ve yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılması TCMB’nin para politikasındaki sadeleşme sürecine devam etmesini sağladı. Ayrıca 17 Temmuz tarihinde alınan likidite tedbirleri piyasalarda yaşanan yurtiçi gelişmeler kaynaklı oynaklığı sınırladı. Bu doğrultuda TCMB, marjinal fonlama faizini Mayıs ve Haziran aylarındaki 50’şer baz puanlık indirimin ardından Temmuz ayında da 25 baz puan düşürerek yüzde 8,75 seviyesine indirdi. Bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı ve gecelik borç alma faizi ise sırasıyla yüzde 7,5 ve yüzde 7,25 oranlarında sabit tutuldu.
TCMB fonlaması bu dönemde ağırlıklı olarak bir hafta vadeli repo ihaleleriyle yapılmaya devam ederken, marjinal fonlamanın payı yüksek seviyesini korudu. Ağırlıklı ortalama fonlama faizi Temmuz ayı itibarıyla yaklaşık yüzde 8,2 seviyesine geriledi. Bankalararası gecelik repo faizleri de koridorun üst bandında gerçekleştirilen indirimlere paralel olarak düşüş gösterdi. Önümüzdeki dönemde para politikası duruşu enflasyon görünümüne bağlı olmaya devam edeceği açıklandı.
Gelişmiş ülke merkez bankalarının genişleyici politika duruşlarını sürdürmesi, Türkiye’ye ilişkin makroekonomik göstergelerin olumlu seyri ve para politikasındaki sadeleşme sürecinin etkisiyle Temmuz ayı ortasına kadar geçen dönemde, getiri eğrisi geçen rapor dönemine göre tüm vadelerde aşağı kaydı. Ancak ilerleyen günlerde yurt içi belirsizliklerin etkisiyle getiri eğrisindeki kazanımlar kısmen geri döndü.
TCMB’nin uyguladığı sıkı para politikasının ve BDDK’nın konut hariç bireysel kredilere yönelik yürürlüğe koyduğu makroihtiyati tedbirlerin de etkisiyle yavaşlayan finansal olmayan kesime kullandırılan kredilerin yıllık büyüme oranı 2016 yılı ikinci çeyreğinde yüzde 9,5’e geriledi. Bu dönemde, 2014 yılı başından itibaren olduğu gibi, ticari krediler tüketici kredilerine göre daha yüksek bir oranda büyümeye devam etti. Kredi büyümesi ve kompozisyonundaki bu gelişmeler dengelenme sürecine ve finansal istikrara katkı verdi. 13 haftalık ortalamaların yıllıklandırılmış büyüme hızlarına bakıldığında ise hem ticari kredilerde hem de tüketici kredilerinde büyüme eğilimlerinin 2016 yılı başından itibaren bir toparlanma sergilediği gözlendi. Ancak bu toparlanma büyük ölçüde mevsimsel etkilerden kaynaklanmakta, büyüme oranları halen geçtiğimiz yıl ortalamalarının altında bulundu. Tüketici kredilerinin risk ağırlıklarına dair yapılan düzenlemeler, ücret gelişmeleri ve küresel finansal koşullarda yaşanan iyileşmeler önümüzdeki dönemde kredi büyümesini destekleyici yönde etki etti.
Ekonomik temeller açısından değerlendirildiğinde, sıkı para politikası, cari dengede yaşanan iyileşme, makroihtiyati tedbirler ile kredi büyüme oranlarının makul düzeylerde seyretmesi ve kredi kompozisyonunun fiyat istikrarını ve finansal istikrarı destekleyici konumu ekonomik kırılganlıkları azaltan önemli gelişmeler oldu. Bu dönemde, mali disiplinin sürdürülmesi de ekonominin sağlamlığını artıran temel faktörler arasında oldu. Yakın dönemde yurt içi ve yurt dışı gelişmelerin finansal piyasalar ve makroekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin sınırlandırılması önem taşımaktadır. Bu çerçevede yol haritasında belirtilen önlemlerin etkili bir şekilde uygulanmaya devam edilmesinin ve sıkı para politikasının devamının ekonominin küresel şoklara olan hassasiyetini azaltarak finansal istikrarı desteklediği değerlendirildi. TCMB, piyasalardaki gelişmeleri yakından takip ederek gerekmesi halinde finansal istikrarı destekleyici ek tedbirler almaya devam edeceği kaydedildi.
Makroekonomik Gelişmeler ve Temel Varsayımlar
Enflasyon
2016 yılının ikinci çeyreğinde tüketici enflasyonu bir önceki çeyreğe kıyasla 0,18 puan artarak yüzde 7,64 oranıyla Nisan Enflasyon Raporu öngörüsü ile uyumlu gerçekleşti. Enflasyonda kaydedilen yükselişte işlenmemiş gıda ve enerji fiyatları belirleyici olurken bu dönemde çekirdek enflasyonu oluşturan temel mal ve hizmet gruplarında yıllık enflasyon geriledi. Böylece, Nisan Enflasyon Raporu ile uyumlu bir şekilde, işlenmemiş gıda ve tütün dışı enflasyon bu çeyrekte azalış kaydetti. Yıllık enflasyon üzerindeki birikimli kur etkileri azalmaya devam ederken başta petrol olmak üzere, ithalat fiyatlarında ise bu dönemde artış kaydedildi. Dolayısıyla yılın ikinci çeyreğinde gıda ve enerji gruplarında enflasyon yükselirken çekirdek gruplarda enflasyon geriledi.
Yılın ilk çeyreğinde ılımlı seyreden işlenmemiş gıda fiyatlarındaki görünüm ikinci çeyrekte bir miktar bozuldu. Her ne kadar son dönemde yemek hizmetleri fiyat artışlarında yavaşlama gözlense de, gıda fiyatlarındaki harekete bağlı olarak yılın ikinci çeyreğinde gıda ve yemek hizmetleri grubunun yıllık enflasyonu yüzde 7,65’e yükseldi. Diğer taraftan, bu dönemde gıda ve yemek hizmetleri hariç yıllık enflasyon kademeli azalışını sürdürdü.
Yılın ikinci çeyreğinde, hizmet enflasyonunun ana eğiliminde bir yavaşlama kaydedildi. Bu yavaşlamada özellikle turizm sektöründeki gelişmelere bağlı olarak konaklama, ulaştırma ve yemek hizmetleri gibi gruplarda gözlenen fiyat hareketleri belirleyici oldu. Diğer taraftan, birikimli döviz kuru etkilerinin azalmasına karşın, Türk lirasında Mayıs ayında gözlenen değer kaybının özellikle dayanıklı mal fiyatlarına yansımasıyla temel mal enflasyonunun ana eğiliminde önceki çeyreğe göre belirgin bir değişim olmadı. Bu çerçevede, çekirdek enflasyon göstergelerinin eğilimlerinde gözlenen yavaşlama bu çeyrekte hizmet fiyatları kaynaklı olarak sürdü. Özetle yılın ikinci çeyreğinde çekirdek kalemlerdeki iyileşme, gıda ve enerji kaynaklı enflasyon artışını kısmen dengeledi.
Arz ve Talep
2016 yılı ilk çeyreğine ilişkin GSYİH verilerine göre iktisadi faaliyet Nisan Enflasyon Raporu’nda ortaya konulan görünümle uyumlu bir seyir izleyerek dönemlik bazda yüzde 0,8, yıllık bazda ise yüzde 4,8 oranında arttı. Üretim tarafından yılın ilk çeyreğinde büyümeye en yüksek katkılar tarım ve sanayi sektörlerinden gelirken inşaat ve hizmet katma değerlerinin katkısı görece sınırlı düzeyde gerçekleşti. Harcama yönünden incelendiğinde, yıllık büyümenin beklentilerle uyumlu bir şekilde nihai yurt içi talep kaynaklı olduğu gözlenirken, net ihracatın katkısı negatif oldu. Bu dönemde, nihai yurt içi talebin büyümeye katkısı tüketim harcamalarından geldi.
2016 yılı ikinci çeyreğine ilişkin mevcut göstergeler iktisadi faaliyetin ılımlı seyrettiğine işaret etti. Sanayi üretimi Nisan-Mayıs döneminde bir önceki çeyrek ortalamasına göre yüzde 0,4 oranında azalış kaydetti. İkinci çeyrekte yurt içi talebe ilişkin satış, üretim ve ithalat göstergeleri de dönemlik bazda artışa işaret etmekte, ancak bu artışın ilk çeyrekten daha düşük oranda gerçekleşebileceğine dair sinyaller içerdi. Buna ek olarak, Nisan-Mayıs dönemi dış ticaret verilerine göre dış talebin büyümeye olumlu katkısının sınırlı olacağı tahmin edildi.
2016 yılında büyümenin temel kaynağının iç talep olacağı tahmin edildi. Belirgin ücret artışlarına rağmen istihdamdaki olumlu seyrin gelir kanalı üzerinden tüketim talebini desteklemeye devam edeceği düşünüldü. İç talep koşulları ve küresel ekonomideki ılımlı büyümenin etkisiyle özel yatırımlarda 2016 yılının ikinci yarısında sınırlı bir artış gözlenebileceği değerlendirildi. Ancak, iç talep büyümesinin temel olarak tüketim harcamalarındaki artıştan kaynaklanacağı düşünüldü. İhracat pazarlarımızda öngörülen toparlanma yılın geri kalanında da ihracat büyümesini destekleyeceği belirtildi.
Büyüme görünümüne ilişkin riskler değerlendirildiğinde ise, son dönemde yurt içinde yaşanan gelişmelerin turizm gelirleri kanalıyla iktisadi faaliyet ve cari denge üzerinde kısa vadede aşağı yönlü risk oluşturduğu değerlendirildi.
Özetle, 2016 yılında iç talebin özellikle tüketim harcamaları kaynaklı olarak artacağı ve dış talebin ihracat pazarlarımızda öngörülen ılımlı büyümenin etkisiyle toparlanma eğilimi sergileyeceği düşünüldü. Talep kompozisyonundaki bu görünüme rağmen süregelen makroihtiyati tedbirler ve emtia fiyatlarındaki düşük seyir çerçevesinde 2016 yılında cari işlemler dengesinde iyileşmenin devam etmesi beklendi.
Petrol, İthalat ve Gıda Fiyatları
Petrol ve ithalat fiyatlarında bir önceki Enflasyon Raporu dönemine göre bir miktar yükseliş kaydedildi. Dolayısıyla, Nisan Enflasyon Raporu varsayımlarına göre, hem ham petrol fiyatları hem de dolar cinsinden ithalat fiyatları yukarı yönlü güncellendi. Yıllık ortalamalar itibarıyla ham petrol fiyatları varsayımı 2016 yılı için 40 dolarndan 44 dolara yükseltildi. Ayrıca, ortalama ithalat fiyatlarının yıllık yüzde değişimine dair varsayımlarda 2016 yılı için 0,4 puan yukarı yönlü güncelleme yapıldı. Gıda enflasyonunda yılın ilk çeyreğinde işlenmemiş gıda grubu kaynaklı çok belirgin bir düşüş gözlendi. Ancak, bu düşüş yerini ikinci çeyrekte yükselişe bıraktı. Yine de, gıda enflasyonu patikası Haziran ayı itibarıyla Nisan Enflasyon Raporu’nda öngörülen patikaya yakın gerçekleşti. Yakın dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen yukarı yönlü hareketlenme Temmuz ayında gıda enflasyonunun belirgin şekilde yükselmesine neden olacağı, ilerleyen dönemlerde ise gıda fiyatlarında aşağı yönlü bir düzeltme yaşanabileceği düşünüldü. Gıda ve Tarımsal Ürün Piyasaları İzleme Komitesi (Gıda Komitesi) kapsamında alınan tedbirler ve gıda talebindeki turizm kaynaklı dönemsel azalışa bağlı olarak 2016 yılsonunda gıda fiyatları enflasyonunun bir önceki rapor dönemine kıyasla daha düşük gerçekleşeceği tahmin edildi. Bu çerçevede, gıda enflasyonu varsayımı 2016 yılı için yüzde 9 seviyesinden yüzde 8 seviyesine güncellenirken, 2017 yılı için yüzde 8 olarak korundu.
Maliye Politikası ve Vergi Ayarlamaları
Orta vadeli tahminler üretilirken vergi ayarlamalarının ve yönetilen/yönlendirilen fiyat değişikliklerinin enflasyon hedefi ve otomatik fiyatlama mekanizmaları ile uyumlu olacağı bir görünüm varsayıldı. Maliye politikasının orta vadeli duruşu için 2016-2018 dönemini kapsayan Orta Vadeli Program projeksiyonları temel alındı. Asgari ücrette 2016 yılı başında yapılan artışın üretici maliyetlerine, toplam talebe ve enflasyona yansımaları da yakından takip edildi. Bu döneme özgü olarak, vergi ayarlamaları ile fiyatı yönlendirilen tütün ürünleri fiyatlarında ise Temmuz ayında, sınırlı bir maktu vergi artışına karşın, firmalar maliyet artışları sebebiyle yüksek oranlı bir fiyat ayarlamasına gitti
Enflasyon ve Para Politikası Görünümü
Belirtilen ekonomik koşullar, politika duruşu ve varsayımlar çerçevesinde önümüzdeki döneme dair enflasyon tahminlerinde bir önceki rapora göre değişiklik yapılmadı. Enflasyonu düşürmeye odaklı ve kararlı bir politika duruşu altında, enflasyonun yüzde 5’lik hedefe kademeli olarak yakınsayacağı tahmin edildi. Bu doğrultuda enflasyonun 2016 yılında yüzde 7,5’e; 2017 yılında ise yüzde 6’ya geriledikten sonra 2018 yılında yüzde 5 düzeyinde istikrar kazanacağı öngörüldü. Bu çerçevede enflasyonun, yüzde 70 olasılıkla, 2016 yılı sonunda yüzde 6,6 ile yüzde 8,4 aralığında (orta noktası yüzde 7,5), 2017 yılı sonunda ise yüzde 4,3 ile yüzde 7,7 aralığında (orta noktası yüzde 6) gerçekleşeceği tahmin edildi.
2016 Nisan Enflasyon Raporu sonrası dönemde Türk lirası dalgalı bir seyir izlerken, petrol fiyatları bir miktar yükseldi, ithalat fiyatları ise Nisan Enflasyon Raporu tahminlerine yakın bir seyir izledi. Önümüzdeki dönemde Türk lirası cinsi ithalat fiyatlarının önceki rapor dönemine kıyasla daha yüksek olacağı öngörülmekle birlikte yılın ikinci yarısında iç talepteki ılımlı seyre bağlı olarak bu gelişmenin enflasyon üzerindeki etkisinin sınırlı kalacağı değerlendirildi. Yakın dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen yukarı yönlü hareketlenme ve tütün fiyatlarındaki ayarlamalar Temmuz ayında enflasyonun belirgin şekilde yükselmesine neden olacağı kaydedildi. İlerleyen dönemlerde ise gıda fiyatlarında aşağı yönlü bir düzeltme yaşanabileceği öngörüldü. Ayrıca kısa vadede çekirdek enflasyon tarafında bir önceki rapor dönemine kıyasla daha ılımlı bir seyir beklendi. Tütün fiyatlarındaki artışın 2016 yıl sonu enflasyon tahminini önceki rapora kıyasla yükseltici etkide bulunacağı, ancak temel enflasyon eğiliminde gözlenen iyileşme ve iktisadi faaliyetin seyrinin bu artışı telafi edeceği tahmin edildi. Bu değerlendirmeler ışığında 2016 ve 2017 yıl sonu tüketici enflasyon tahminleri değiştirilmedi.
Riskler ve Para Politikası
Finansal koşullardaki sıkılık devam etti. Son dönemlerde küresel risk iştahında gözlenen artış finansal koşullardaki sıkılığı azaltıcı etki yapsa da yurt içi gelişmeler ve sermaye akımlarındaki zayıflama nedeniyle kısa vadede sıkılığın sürebileceği tahmin edildi. Bu çerçevede kredi büyüme hızlarında belirgin bir toparlanma beklenmedi. Kredilerin ılımlı seyrinde hem talep hem de arz yönlü faktörler rol oynadı. Son dönem anketlerine göre bankaların kredi standartlarında bir gevşeme olmadığı gözlendi. Yakın dönemde yurt içi gelişmelere bağlı olarak piyasalarda dalgalanmalar yaşandı. TCMB tarafından alınan likidite tedbirleri piyasalardaki oynaklığı kısmen sınırladı. Piyasalarda yaşanan dalgalanmaların etkilerinin geçici olacağı ve Türkiye’nin sağlam iktisadi temelleriyle dayanıklılığını koruyacağı öngörüldü. Bununla birlikte TCMB, finansal koşullardaki sıkılaşmanın kısa vadeli etkilerini dengelemek amacıyla, gerekmesi halinde zorunlu karşılıklarda aşağı yönlü bir ayarlama yapabileceği belirtildi.
İktisadi faaliyet ılımlı ve istikrarlı büyüme eğilimini korudu. Tüketim harcamaları iç talebin sürükleyicisi olurken yatırımların göreli zayıf seyri devam etti. Dış talep üzerindeki jeopolitik gelişmeler kaynaklı olumsuz etkilere karşın Avrupa Birliği ülkelerine yapılan mal ihracatı güçlü artış eğilimini korudu. Rusya ile ilişkilerin düzelmesi yılın son çeyreğinden itibaren dış talebe destek verebileceği kaydedildi. Bu doğrultuda, önümüzdeki dönemde ihracatın büyümeye olumlu katkı vermeye devam etmesi beklendi. İstihdamdaki istikrarlı artış eğilimi ve ücret gelişmeleri ise gelir kanalı üzerinden iç talebi destekledi. Bu çerçevede, yıl genelinde iktisadi faaliyetin ılımlı bir büyüme sergilemesi beklendi.
Son dönemde yaşanan terör olayları ve yurt içi gelişmeler, özellikle turizm sektörü kanalıyla iktisadi faaliyet üzerinde aşağı yönlü risk oluşturdu. Dolayısıyla, turizm gelirlerinin iktisadi faaliyet içindeki payının yüksek olduğu ikinci ve üçüncü çeyrekte ekonomide bir miktar yavaşlama gözlenebileceği bildirildi. Nitekim ikinci çeyreğe dair öncü göstergeler bir önceki döneme göre ivme kaybın işaret etmekte, söz konusu eğilimin üçüncü çeyrekte de devam edebileceğine dair sinyaller alındı. Bununla birlikte, yapısal düzenlemeler ve yatırım teşviklerinin de desteğiyle ekonominin istikrarlı büyüme eğilimini sürdüreceği tahmin edildi. Bu çerçevede iktisadi faaliyet üzerindeki risklerin orta vadede dengeli olduğu düşünüldü.
Dış dengedeki iyileşme sürmekle birlikte kısa vadede cari işlemler açığında sınırlı bir genişleme gözlenebileceği değerlendirildi. Enerji fiyatlarındaki düşüşün gecikmeli etkileri halen cari dengeyi olumlu etkilemeye devam etti. Ayrıca kredilerin ılımlı seyri ve ticari krediler lehine değişen kompozisyonu da cari dengedeki iyileşmeyi destekledi. Öte yandan, ekonominin mevcut büyüme kompozisyonunun iç talep kaynaklı olması ve turizm sektöründeki yavaşlama önümüzdeki dönemde cari dengedeki iyileşme eğiliminin yavaşlayabileceğine işaret etti. Bununla birlikte, yıl boyunca cari açığın makul ve öngörülebilir düzeylerde seyredeceği tahmin edildi.
Enflasyonda kısa vadede bir artış beklense de yıl genelinde çekirdek enflasyonun daha ılımlı bir seyir izleyeceği tahmin edildi. Yakın dönemde işlenmemiş gıda fiyatlarında gözlenen yukarı yönlü hareketlenme ve tütün fiyatlarındaki ayarlamalar Temmuz ayında enflasyonun belirgin şekilde yükselmesine neden olaca belirtildi. İlerleyen dönemlerde ise gıda fiyatlarında aşağı yönlü bir düzeltme yaşanabileceği düşünüldü. Gıda Komitesi kapsamında alınan tedbirler ve gıda talebindeki turizm kaynaklı dönemsel azalışa bağlı olarak 2016 yılsonunda gıda fiyatları enflasyonunun bir önceki rapor dönemine kıyasla daha düşük gerçekleşeceği tahmin edildi. Ayrıca kısa vadede iktisadi faaliyette beklenen ivme kaybına bağlı olarak yıl genelinde çekirdek enflasyon tarafında bir önceki rapor dönemine kıyasla daha ılımlı bir eğilim beklendi. Asgari ücret artışlarının çekirdek enflasyon üzerindeki etkisinin ise devlet desteğinin katkısıyla sınırlı kalacağı tahmin edildi. Bu değerlendirmeler çerçevesinde baz senaryo kapsamındaki enflasyon tahminleri değiştirildi.
Enflasyon tahminleri üzerinde yukarı ve aşağı yönlü riskler bulundu. Yakın dönemde döviz kurunda gözlenen hareketler maliyet kanalından enflasyon üzerinde yukarı yönlü risk oluşturdu. Ayrıca, son dönemde bütçe harcamalarında gözlenen artışın bütçe dengesi üzerindeki etkisini telafi etmek için yapılabilecek olası kamu fiyat/vergi ayarlamaları yılın sonlarına doğru enflasyonu yukarı yönlü etkileyebileceği kaydedildi. Öte yandan yakın dönemde yaşanan yurt içi gelişmeler güven kanalı ve turizm sektörü üzerinden talep ve enflasyon üzerinde aşağı yönlü riskler oluşturdu. TCMB enflasyon görünümünü etkileyen gelişmeleri yakından takip ederek fiyat istikrarını tesis etmek için gerekli politika önlemlerini alacağı belirtildi.
Son yıllarda yaşanan önemli dış şoklara rağmen, uygulanan politika çerçevesi enflasyon ve enflasyon beklentilerindeki bozulmayı sınırlı seviyelerde tutabildi. Ancak, gelinen noktada fiyat istikrarına ulaşıldığını ifade etmek mümkün olmadığı belirtildi. Enflasyon hedeflemesinde elde edilen on yıllık tecrübe enflasyonla mücadelenin ortak bir çaba gerektirdiğini gösterdi. Dolayısıyla, enflasyonun yüzde 5 hedefine kalıcı olarak indirilebilmesi için yapısal unsurların dikkate alınarak bütün kurumların üzerine düşeni yapması önem taşıdığı açıklandı. Bu çerçevede Gıda Komitesi kapsamında yapılan çalışmalar değerli bir örnek teşkil etti. TCMB, önümüzdeki dönemde bu çabaların daha da derinleştirilmesine katkıda bulunmak amacıyla enflasyon dinamiklerinde yapısal konuların irdelenmesi üzerine kapsamlı çalışmalar yapacağı açıklandı.
Küresel finans piyasaları ve sermaye akımlarındaki yüksek oynaklık devam etti. Son dönemde risk iştahında bir miktar artış gözlense de küresel büyümeye dair endişelerin ve küresel para politikalarına ilişkin belirsizliklerin devam etmesi oynaklığı besledi. Sıkı para politikası duruşu, temkinli makroihtiyati politika çerçevesi ve 2015 yılı Ağustos ayında yayımlanan yol haritasında belirtilen politika araçlarının etkili bir şekilde kullanılması ekonominin küresel şoklara karşı dayanıklılığını bir ölçüde arttı. Bununla birlikte yurt içi gelişmelerin küresel oynaklıkla birlikte ortaya çıkması durumunda oluşabilecek piyasa dalgalanmaları finansal koşullar üzerinde ilave sıkılaştırıcı etki yapabileceği, TCMB küresel ve yurt içi piyasalardaki gelişmeleri yakından takip ederek, elinde bulundurduğu zengin araç setiyle gerekli dengeleyici tedbirleri alacağı kaydedildi.
TCMB tarafından son dönemde alınan para politikası kararlarının sadeleşme süreci kapsamında değerlendirilmesi gerektiği, sadeleşme ile nihai olarak amaçlanan, dar ve simetrik bir koridor uygulamasının hayata geçirilmesi ve fonlamanın tek bir faizden yapılması gerektiği vurgulandı. Sadeleşmenin aktarım mekanizmasının etkinliğine katkıda bulunacağı değerlendirildi. Bu nedenle, para politikasının sadeleşme sürecinin makul bir zaman diliminde sonuçlandırılması planlandı. Sadeleşmenin hızı ve zamanlaması enflasyon ve finansal istikrarı etkileyen gelişmelere bağlı olacağı belirtildi.
Maliye politikasına ve vergi düzenlemelerine ilişkin gelişmeler enflasyon görünümüne etkileri bakımından yakından takip edildi. Para politikası duruşu oluşturulurken, mali disiplinin korunacağı ve yönetilen/yönlendirilen fiyatlarda öngörülmeyen bir artış gerçekleşmeyeceği varsayıldı. Maliye politikasının söz konusu çerçeveden belirgin olarak sapması ve bu durumun orta vadeli enflasyon görünümünü olumsuz etkilemesi halinde para politikası duruşunun da güncellenmesi söz konusu olabileceği bildirildi.
Son yıllarda mali disiplinin sürdürülmesi Türkiye ekonomisinin olumsuz dış şoklara karşı duyarlılığını azaltan temel unsurlardan biri oldu. Küresel belirsizliklerin yüksek olduğu mevcut konjonktürde bu kazanımların korunarak daha da ileriye götürülmesi önem taşıdı. Mali disiplini kalıcı hale getirecek ve tasarruf açığını azaltacak her türlü tedbir makroekonomik istikrarı destekleyecek ve uzun vadeli kamu borçlanma faizlerinin düşük düzeylerde seyretmesini sağlayarak toplumsal refaha olumlu katkıda bulunacağı vurgulandı.


Duyuru
İnegöl'ü Whatsapp'a getirdik WHATSAPP KANALINA ABONE OL
Reklam
Yorum yapan kullanıcılarımız Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul etmiş sayılır.