Yüreğimizi ağzımıza getiren ve bizleri çok üzen, meslektaşlarımızın kamu görevlerini yaparken uğradıkları bu alçak ve menfur saldırıyı lanetliyor, saldırının ardından kaçan ve daha sonra yakalanan saldırganın en ağır cezayı alması için her türlü çaba ve iradeyi göstereceğimizi tüm hukuki sürecin takipçisi olacağımızı tekrar beyan ve taahhüt ediyoruz. Öte yandan ülkede yaratılan hukuk ve siyasal iklimin bir sonucu olarak sabıkası olan ve daha önce yine aynı kadına yönelik şiddet uygulayan bir şahsın, devletin cezasızlık politikasının sonucu yaratılan infaz yasaları ile elini kolunu sallayarak dışarıda tehlike yaratmaya devam etmesi ve sonucunda da meslektaşlarımızı silahla öldürmeye teşebbüs etmiş olması da bu hukuk politikalarının artık iflas ettiğinin apaçık göstergesidir. Bu sebeple burada tek suçlu, olayın faili değildir. Bu politikaları yaratıp onu sürdürenler de fail kadar suçludur.
Hukukun üstün olmadığı, hukuka saygının kalmadığı, hukukun bir aparat bir teferruat haline getirildiği, hukuk güvenliğinin ve güvenirliğinin yerle bir olduğu, Baroların meslektaşlarına yapılan saldırılarda müdahilliklerinin bile sistemli bir şekilde reddedildiği, avukatla müvekkilin özdeşleştirilerek kriminilize edildiği bir yerde bizler biliyoruz ki tek suçlu silahı çeken fail değildir. Bu hukuk ikliminden çıkarı olanlar ve onu uygulamaya devam edenler de en az onlar kadar suçludur. Tüm bunlarla beraber bireysel silahlanmanın geldiği korkunç boyut ve güvenlik önlemlerinin alındığını sandığımız kamu binalarına silahla girişlerin bu kadar kolay hale gelmiş olması, kendileri onlarca araçlık polis konvoyuyla gezenlerin, bizleri ne kadar savunmasız ve tehlikede bıraktıkları da gözden kaçmamaktadır. Saldırının bu boyutuyla da düşünülmesi, incelenmesi ve bu saldırıda yeterli güvenlik önlemlerini almayan kamu görevlilerinin de soruşturularak cezalandırılması gerekmektedir.
" />